Bir Sözden Çıkarımla

Bir arkadaş var bizim,kız.Kendisi her ne kadar benim için aksini iddia etse de benim sevdiğim bir kız,zaten o da yalan söylüyor bence ama her neyse.Mesele o kız değil de,o bugün öyle bir laf etti ki tam anlamıyla altında kaldım diyebiliriz,mesele o laf işte...
Bana dönüp usulca "Bence sen sadece/yine İrem'i sev" demesi takdire şayandı doğrusu,yani doğru bir laf ederken dokuz köyden kovulmak pahasına bu denli cesur olabilir miydim bilmiyorum...
Kendimi bilmiyorum,olanı bilmiyorum,olmayan diye bir şeyin varlığından da haberim yok ve en önemlisi zihinsel manada İrem'in ne olduğuna dair bilgim yok;bir tür içki mi,yeni bir müzik?Zihinsel olarak bunu söyleyebiliyorum ama işin duygusal kısmını hepimiz biliyoruz sanırım...

Bu arkadaşın bu fevri cümleyi kurarken neyi kastettiğinin zerre hükmü yok aslında,şuan sadece yarım-yamalak hatırladığım şu cümleye bakar mısın?Ne kadar da iç burkan bir şey,ama sevimli de;onca yaramazlık yapıp gülümseyen ve günün sonunda asla kızamadığınız,ya da kızsanız bile sonradan deli gibi pişman olduğunuz bir kız çocuğu gibi...
Yalan söylememek ne ifade eder bilmiyorum ama isterdim açıkçası,çünkü her şeyi bütünüyle özledim sanki.Ondan sonra tutmadı,onda da tutmamıştı ama bu defa her geçen birinde ben de doğru düzgün sevmeyi beceremedim(yalnızca iki kişi olmuş olsa bile)Şuan İrem denen şey benim için hangi zamana göre nedir bilmiyorum;ama bir fiil olsa koşmak olurdu eminim,serebral palsi'li bir çocuğun koşması...Şuan hala adı geçebiliyorsa,yanisi önceden de asla geçmeyi bırakmadıysa bunun adı nedir ve ben kimim?

Sere serpeyim şuna bak,üşümüyorum ama yanıbaşımda alevlenen bir ateş olsa tereddütsüz uzatırım ellerimi;belki de şuan omzuma dokunan bir el her şeyi çok farklı kılabilir,bilemeyiz.Ben yağmurlarda sadece ıslanmak istiyorum,buysa beni üşütüyor,oradan zatüre,oradan ölüm,oradan birkaç damla gözyaşı(Melike Mutlu'ya sevgilerle) Nereden çıktı şimdi,güzel güzel gönül bağı olmaksızın,çıtırtısız,sarsıntısız gidiyorduk;hoş bırak çıkmayı,hiç gitmemişti bile.Neden ruhum ve yüreğim bana karşı bu kadar saygısız anlamıyorum doğrusu,ben onlara o kadının öldüğünden bahsederken onlar o pamuktan tabutu başımın altına yastık niyetine koymasa olmaz di'mi?

Hem ben onu sevsem ne olacak Allah için?Benim bir günde onu andığımın binde biri kadar zikrettiyse beni geçen sene,biraz olsun yaşamaya değer bir adamım demektir.Kaldı ki bunun bir öneminin olmaması da şurada dursun,son yıllarda ben kimseden kendime bir ümit pompalama eğilimine girmedim ki yıllar sonra onun için yaprak kımıldamayan bu ormanın tellerini bir bir sökeyim...
Allah rızası için bana bu yazıyı yazdıran duygunun,ya da her ne zıkkımsa işte onun iyi bir şeyi temsil ettiğini,kendimi suçlu hissetmemem gerektiğini ve benzeri pek çok şeyi bir bildiri haline getirip bana sunun da stresten vücudumda yaralar belirmiş şu iki haftanın sonunda nihayet rahat bir uyku çekebileyim anladınız mı?
Öyle işte,bir sözden çıkarımla...

0 Yorum:

Yorum Gönder