Sanıldığı Üzere

Hadi biraz eski defterleri açalım bu gece,mesela şu gözlüklü olan.

Sandığım gibi biri değilmiş,bunu bu sefer de bir arkadaşım ben uzaklara daldığımda söyledi;ben hep uzaklara dalarım o ayrı mesele de,bu defa biraz da böyle içimdeki ölü toprak,altındaki zehirli tohumları hatırlayıp kıpırdanmaya başlamıştı ondan...
Ben ne sanıyordum ki bu kızı,aşıktım,ya da o kadar iddialı bir cümle kurmak yakışmaz bu saatten sonra ama seviyordum diyelim.Hakkında bir fikrim olmadı ki,olması da gerekmezdi ve hala da gerekmez zaten;sadece gözleri çok güzeldi,belki saçları,gülümsemesi de öyle ama bunları sadece centilmenliğime verin,zira bunları itiraf etmemek yakışmazdı bana...
Kız sandığım gibi değilmiş,o kadar iyi,hanımefendi,masum değilmiş yani(benden utanmasalar cadı derlerdi kanımca)Şaşırdınız mı?Ben şaşırdım ama sizin şaşırdığınızı sanmıyorum,bu devirde herkes böyle ve bir tek ben alışık değilim çünkü,bu yine tekrar tekrar olacak ve ben hiç alışamayacağım işte...

Arkadaşım diyorsa doğrudur,ondan önce öğretmenim de diyordu zaten;normalde kim olursa olsun iki üç kişinin lafına bakarak kestirip atacak biri olmadığımı tahmin ediyorsunuzdur,zaten burada kestirilip atılan bir tek ben oldum ama o ayrı mesele.Kızın beni kabul etmemiş olması ve şu anda aramızda herhangi en ufak bir şey olmaması şurada dursun,benim takıldığım çok başka bir nokta var.O onu tanımama müsaade etmedi,ben ondan hoşlandım,sevdim ya da her ne zıkkımsa ama bunu ona yakıştırdığımla yaptım;ancak bana bu yüzden kimseler kızamaz,çünkü ben ona öyle bir yakıştırma yaptım ki kimse daha iyisini yapamazdı,sanırım iyi niyetliyim biraz ha?e olsun o kadar...

Takıldığım noktanın en cezbedici kısmına geleyim mi?dur geldim;
Artık ben de biraz ona benzedim sanırım,zoraki ya da öğrenilmiş çaresizlik işte ne fark eder;insanları tanımaktan da kendimi tanımaktan da kaçıyorum,kimsenin inkar edemeyeceği haklılıklarım var kendimce,boka basarcasına da aptallıklarım afedersiniz.Tüm bunlarla iyice serseri oldum farkındayım,saçım sakalım uzayınca kendimi adam zannetmedim de işte,bir gün bi'kadın korkuttu beni,sonrası böyle...Dışarıdan kaba-saba yahut aklınıza o tarzda gelebilecek her şekilde görünüyorum,içimin de ufacık bir kısmını bile olsa buraya döküyorum;esasında en perişan edici yanı da,ben bir görünüşüm,davranışım ve vesairemle kendimce kalkan oluşturma çabasında,içimi de olduğu gibi muhafaza edip güçlendirme gayretinde gidip gelirken başka bir kadın gelse,bu sefer sandığım gibi olsa ve kalbime dokunmaya çalışsa onu görmem eminim,o da benim onu takmadığımı falan düşünür ve alın size yine kötü Alptuğ.Sonrası kişilik bozukluğu,şizofreni ve yaşasın tımarhaneler!

Bir dostum vardı,aramızın çoğu zaman iyi olabildiğini söyleyebilecek olsam da en ufak bir şeyde dünyanın en lanet adamıymışım gibi,bütün pislikler bendeymiş gibi,birini öldürmüşüm gibi davranırdı.O kadar bilmemli falan konuşuyorum ama bu kadarını da hak etmediğim kesin;belki de bütün bir neslin suçu bu,bir çocuk "Hepinizden nefret ediyorum!" diye bağırdığında geri kalan ezikler "Aman biz de sana bayılıyorduk(!)" demektense nedenini sorgulasaydı,yahut bu nedenini sorgulayan da o anın öfke veya hüznünün içinde kaybolmaya,ona uymaya mahkûm edilmeseydi daha farklı olabilirdi..kimi şans istemeye,kimi vermeye;kimi kızar,kimi kızarır işte ve biz de oturup anlaşılmayı beklemekle kalırız albayım,sanıldığı üzere kısmet değil yani...
Kim bilir belki de birisi,tıpkı benim o gözlüklü kızda yaptığım gibi risk alarak,yani bilmeksizin sadece hissederek sınırlarımı aşmayı deneseydi yeterdi,yine sanıldığı üzere;bunu yapmaya çalışanlar var,ailem falan.Onların da bilerek mi bilmeyerek mi emin değilim ama ısrarla atladığı bir nokta var ki,bunu becerebilseler de ben anahtarı onlara veremem,onun bir sahibi var..Yani sanırım,vardır di'mi?

0 Yorum:

Yorum Gönder