05 Ekim 2025

Zaruri Monolog


Başkalarının insanları mı onlar? Evet.
Hepsi mi? Hepsi.
Bizim var mı birimiz? Yok açıkçası.
Ne yapacağız? Gideceğiz.
Zorunda mıyız, hem de hepsinden? Öyleyiz, ne yazık ki.
Kalsak hiç mi mutlu olmayız? Ne kadar uzun rol yapabiliriz ki, bırak hepsi kendi hayatlarında mutluluğu bulsun, biz zaten çabuk unutuluyoruz, dönelim arkamızı gidelim.
Nereye? Bilmiyorum, bilmek de gerekmiyor galiba.
Sonra? Devam, her neye ise.
Yok mu başka çare? Yemin ederim yok. Göre göre durabilecek misin sevdiklerinin başkalarıylalıklarını? Sana karşı hiç olmamış ve olmayacak göz içi gülmelerini? Onların mutluluğuyla o kadar da mutlu olabilecek misin kan ağlamaksızın içten içe?
Hayır ama bencillik gibi bu, hem de zoruma gidiyor, sanki onlarsız mutlu olacağız. Ben bize mutlu olma iddiası sunmadım, mutsuz ama hayatta olmamızın hesabı bu. Hem onlar için o kadar da önemli olmayacağız üzgünüm, yani bizim aksimize mutlu olabilecekler bizsiz.
Kalmadı sanki konuşulabilecek, fazla keskin her şey. Alışırsın demiyorum, alışma ama görüyorum, tanıyorsun.
E dostlarımız? Kimmiş yavrum bizim dostumuz? Yok öyle bir şey çıkar onu kafandan, hem çok konuştuk bunun tanımını senle, sığmayanı dışarıda bırakmadıkça gördün ne olduğunu.
Bu defa gerçekten yapayalnız kaldık o zaman? Yok, yani zaten öyleydik, sadece kabul etmeyi şimdi öğreniyoruz, daha da çok şey var öğreneceğin.
Mesela? Yazmamak gibi insanlara, çünkü bir şey değişmeyecek; sen şimdi kendi kendine yazdığın bu satırlara da laf edeceksin ama sırf delirmemen için.
Belki de geç kaldık.

Ey gönlüm işte bu zarif bir kabul,
Tozlu bir sayfa gibi sakince çekiliyorum her iki şeyin arasından
Elveda çiçeğe benzeyen şeyler, yine merhaba yangınlı sular
Değmeden hiçbir hayata, etmeden yük en ufak, eyvallah.
Sevmiştim herkesi, pişman mıyım bilmiyorum. Eyvallah. 

0 Yorum:

Yorum Gönder

Alptuğ'un Mekanı