Yarım Kalmış


En kötü değişim yarım kalmış olandır, kendimden bildiğim için itiraz hakkına sahip değilsiniz bu defa.

Biliyorum işte: Şimdi sorsanız, muhtemelen korkup benden uzaklaşacağınız denli su götürmez bir ifade ile "Fırsatım olsa öldürürdüm." diyecek olduğum o insanlara... Düşerlerken rastlasam bir uçurum kenarında, kendim de düşmek pahasına bile olsa kurtarırdım, biliyorum, ne yazık ki. Bir ömür utanacak olsam bile bu iyilik için kendimden. 

Bunun böyle olmasından nefret ediyorum, bu nefret çoğu zaman kendime sıçrıyor -başkasında can bulsa daha mı iyi- ve kendimden alıyorum bilmenin hıncını: Hiç umurda olmadığımı, akıldan geçmediğimi, vicdan uyandırmadığımı... Neden diyorum kendime: "Neden hala eskisi gibisin?" Yazık bana, hakkım umrumda değil mi ki?

Yine de, daha önemli bir şeyi de biliyorum neyse ki: Bir lanet gibi görünse de -ki muhtemelen çoğu zaman için öyledir- bu halim, artık merhamet mi denir, beni hüzne boğsa da kaçınılmaz kendimi çekişimden söz ediyorum yani... Geride bırakabileceğim çok az güzel şeyin başında geliyor.

Bir gecede vakur olmadı bu adam, belki pes etti evet ama ilk yumrukta değil; bu neyi değiştirir dediğinizi duyar gibiyim, inanın bana her öğün düzenli olarak kemirdiğim soru işareti tam olarak bu.

En çok da bu yüzden işte, gitmek infaz etmektir kısmen ya biraz ihtimali; yeterince gidersem, bir yere değil her yerden yani. Kimseyi benimsemeyecek, sevmeyecek, affedemeyecek kadar gidersem, başka çarem kalmadığından rahat uyurum belki. Gidin insanlar, yarım değil tamamen. Yarısı kalan her şey yaralaşır geç er. 

Yarım kaldı değişimim, 
Ben ki yarım bir benim
Yarı Alptuğ, yarı canlı
Yarı karanlık, yarın yok



0 Yorum:

Yorum Gönder