Düşge


Çekilemeyeceğim bir yolda ters yöne koşuyorum, patronun çıldırdığı bir can pazarıyım anlatabildim mi?
Gerçek şu ki kimse görmedi, gerçek şu ki alıp önlerine atsan yine görmeyecekler. Gerçek şu ki, görseler bile bir önemi olamaz artık. Yalnız bile hissedemiyorum. Yanımda olanlar kendi yerlerini dolduruyor anca doğal olarak, içimdeki cereyan ne olacak peki? 

Eksiğimi kendimden çıkarıyorum farkındayım, başka bir hayat benimkisi, bir kıyas değil bu, başka olduğunu kabul edin bana yeter. Artık, yeter. 
Kötüye gidiyor sağlığım, e malumun ilanı bir yerde; hiç öyle durmasam da çoğu şeyi çoktan bıraktım. Dürüst olabildiğim bir burası var, burda demokrasi yok, kimse yok çünkü.
Belki de bir ameliyata daha girmeliyim, keşke çıkınca tek iyileşecek şeyin bacaklarım olmadığı garantisi sunulsa değil mi? 

Normalin ve her şeyin çok uzağındayız kuzum, 
"Geç" biziz artık, hatta ben "ez geç". Bu aşağı giden yolun ucu uçurum biliyorum, neresinde olduğunu bilemediğim kadar hızla gidiyorum. 

Uzatmaları oynuyorum, her an canım yanıyor, hiçbir şey de değişmeyecek, daha doğrusu her şey değişip netice aynı kalacak, bugüne kadar neydiyse o. Çok küçük bir adamım ben, kendi halinde, ki bilseniz çok komikti ama o konuda bile beni dinleyen yok:

Bana kızan birinin bana bir şey yapması gerekmiyor, seyretse alır hıncını zaten; kiminin buna gücü yetmezken, kimi de anlamaktan korkuyor beni.  Tüm insanları sevmiştim. Neden peki? Sanırım asıl bu yüzden affedemeyeceğim, ne kendimi ne kimseyi.

0 Yorum:

Yorum Gönder