Dünyamız Ne Zaman Başımıza Yıkılır


Bugün, önceden de teorik olarak bildiğim bir gerçeği doğruladım. Sevdiğimiz insanlar, nesneler hatta durumlar; aslında hiçbirini sevecek kapasitemiz yok, yalnızca bizde uyandırdıkları his ve düşüncelerin iyi oluşunu seviyoruz. Bugün x bir arkadaşımı düşündüm birden ve dedim ki "Ne iyi kız ya, çok seviyorum." sonra da eğer benim gözümde iyi biri olmasaydı sevmeyecek miydim diye düşündüm ve cevabı kesinlikle evetti bunun, zaten aksi olsaydı sıkıntılı bir durum olurdu asıl.

Derken dünyam başıma şöyle yıkıldı, insanların kafamda sandığım kadar iyi, iyi niyetli, sevgi dolu ve dost canlısı olmadığını gördüm AMA ASIL SORUN ŞU Kİ bir noktada bu durum o kadar çok tekrar etti ki artık kimseyi iyi hoş görememeye, dolayısıyla yakınlık duyamamaya başladım, tabii kimi şeylerden de nem kapar oldum. İşte sayın okuyucu, dünyam böyle başıma yıkıldı ve yalnızlık dediğim şey de tam manasıyla bu.

İçimdeki ihtimalleri kaybettim anlıyor musun okuyucu, istek ile ortaya çıkanı değil belki ama kendiliğinden olan inancımı kaybettim. Çoğu iyimser kavramın pratik karşılığını zaten unuttum fakat yine de sevgi duymak ve yalnızca duyduğum sevginin karşıdaki tesiri ile kimseye sergilemeksizin tatmin yaşamak beni ben kıldı belki de. Aşırı empati denen o menem şey var bir de, birinin durumuna neredeyse -hatta bazen tam anlamıyla- onun kadar üzülüp sevinebilmek belki benden kendiliğimi çalsa da dünyaya yeni bir ben verdi giderek.

Şimdi sana dünyanın en önemli sözünü söyleyeceğim sanırım: İyiye kötüyü ayıran şey çoğu zaman yöntemdir. Bunu sakın unutma olur mu sevgili okuyucu. 

0 Yorum:

Yorum Gönder