Kaybadeğer


Bulunduğum konuma bir dönüp bakıyorum da, o koskoca tek başına kalmışlığıma falan... Yıllar boyu değer verdiğim onca insana, kendi varlığımı belirtirken bir hödük gibi dümdüz hatta biraz egoist olsaydım keşke, zira en kötü ihtimalle sonuç yine bu olurdu ama iyi ihtimalle biraz kaybadeğer olurdum belki.

Ben de bir şey ifade ederdim anlıyor musun, beni incitmemenin de bir önemi olurdu belki, benimleliğin bir önemi olurdu. Oysa üzülerek görüyorum ki yıllarca dost biriktiriyoruz sanıp bok çuvalı taşımışım açıkça sırtımda. Biraz da şey gibi bu söylediğim, hani günah işliyorsan yandığına değsin tavrı vardır ya; ben keşke kimi zaman susmak ve alttan almak yerine çok iyi yapabileceğim üzere alaşağı etseydim insanları da bu yüzden defolup gitselerdi, hiçbir şey yapmadığım ve çok iyi bir insan olup -belki biraz tuhaf gelebilir ama- hakikaten kusursuz sevdiğim için değil.

Bir beklentim kalmadı insanlardan, onların herhangi biriyle geçirebileceğim vakitleri dünyanın en manasız şeyine harcamak bile keyif veriyor bana, kimse yok gibi bakıyorum dışarıda. Şu gün beni tehdit etseler sevdiklerimle, ailem dışında beni korkutabilecekleri birim yok.

Kesif bir tadı var bunun ama bilhassa düşününce onca yıl "Sana şöyle değer veriyorum, böyle bilmem ne yapıyorum." diye zırvalayanları ve şimdi bir tanesini bile görmeyişimi uzağımda bile... Kendime yalnız diyebiliyorum. Bunu bana çok görmeyin. Öyleyim. Tek başımayım. Ve ne yazık ki hep olduğum gibi.

An itibariyle herkesin hayatındaki oturumumu kapatsam, dünyada yaprak kımıldatacak kadar değişiklik olmaz, biliyorum, hiç olmadığı gibi.
Sen bile okuyucu, bana veda etmeye o kadar hazırsın ki bilmesen de, herkes kadar. Oysa yokluğum bir risk oluştursun isterdim manevi, her mum üflerken dileğim buydu belki. Fark etmek isterdim, ne fark eder ki olmak değil. Gerçi kime anlatıyorum, bunu bile kimse okumayacak muhtemelen.

0 Yorum:

Yorum Gönder