Yorgun

Kim derdi ki bir gün Alptuğ Dağ bile yorulacak kendini anlatmaktan, kaçacak. Doğrusu bu defa ben bile bilmiyordum bu kadar yorgun olduğumu, tahmin ettiğimden fersah fersah ufak bir şey bir anda öyle bir deprem çıkardı ki içimden...

Çırpınırdım eskiden anlaşmak için, uzun uzun ayrıntılı mesajlar atardım falan; şimdi sadece susmak kaldı, haklı ama mahçup bir sessizlik kaldı yalnız başucumda... Artık boșverebildiğim kesin ama karşımdakini mi kendimi mi emin değilim. En kötü cevaba bile bir tamam ve türeviyle gidiyorum adeta; siz haklısınız evet, yanıldım, boşver... 

Ben şimdi kırgın olduğumu desem ne çıkacak, ne değişecek? En fazla içimi açmış olacağım birine daha, üstelik farkında olmadan da olsa önceden de açarken kırmış birine... Susmak en temizi, neden kırıldığımın gerçekten bir önemi var mı ki? Üzgünüm ama yok galiba ya... Beni şöyle kırdın böyle incittin desem, bir yerinden tutup ya beni suçlayacak ya da her şeyi abartan olacağım biliyorum; o daha önce yapmadı gerçi bunu ama fark etmez, zira başkaları tur bindirdi.

En fenası da ne biliyor musunuz, iyi şeylere dayanamayan ve bu yüzden haklıyken bile sırf barışmak ve yeniden mutlu olmak için herkesten tereddütsüz özür dileyen ben bile... Kırgınlıklarımın geçeceğini sanmıyorum bu defa. Hep kendimi mi affedemeyeceğim, sizde sıra. 

Hem kırgın olduğumu da ben anlatacaksam zaten ohoo... İyisi mi öylece susalım, zaten gelmiyor artık kimseye laf anlatasım, anlatmak değil yaşamış olmak yorarmıș, yeni anladım. 
Haklılık da sizindir her şey de, çoktandır yok sayılırım. 

0 Yorum:

Yorum Gönder