Telaffuz Kolaylığı

İşte bu çok sinirime dokunuyor sayın okuyucum, yaşandığından haddi olmayacak biçimde daha rahat telaffuz edilebilen her şey karnıma kramp olarak iniyor.

"Gitti" dersin mesela, ne basit ve ne boktan şey, gitti işte; bu belki onun gidişini yansıtır ama senin kalışını, senin onsuz kalışını, göz yaşlarını, bi'haltını yansıtmaz. Daha da fenası, bunu sana bir başkasının -iyiliğin maksatlı dahi olsa- söyleyebilmesidir, farkında olmadan da delip geçmesi.
kaybedenler kulübü yolda ile ilgili görsel sonucuNe kadar da kolay çıkar ağızdan ya o sözler, işin bertaraf eden asıl yanı ise hiç şüphesiz giden için de bu kadar kolay oluyorluğudur gidişin.

Şey var bir de, "Demek ki sevmiyormuş." Bunu duyunca ister istemez düşünüyor insan, aynen o kadar kolaymış diye; seneleri, yaşamları, karşıdakinin sevgisini falan olduğu gibi çöpe atmak kolaymış diye.
Yanlış anlama ama bu kadar kolay olamaz ya, olmasın; sanki yemek yemek veya sıçmak ile eşdeğer oldu kalp kırmalar, çekip gitmeler, sevgisi tükenmeler... Ulan sanırsın gündelik, herkesin yerine getirmesi gereken bir farz bu, özellikle de bana karşı. İşte bu üzüyor beni sayın okuyucu, yıpratan beni bu, yerden yere bu vuruyor AĞLASANA! Biraz da bana ağla bugün be okuyucu, bu yazıda edebi bir nitelik gözetme, küfür var bu yazıda, kin var anladın mı? ve bunların hiçbirinin sorumlusu da ben falan değilim. Beni ağlamayı öğrenin azıcık be.

İlgili resimSıradan çinko karbon pil gibiyim anlıyor musun okuyucu, hiçbir zaman işe yaramayan D&R kartının o Allah'ın belası cüzdanda oluşturduğu fazlalığım, rehberdeki o asla aranmayan/mesaj atılmayan numaraların tümü benim... Eskiden anlaşılmak için -affınıza sığınıyorum- buralarda bi'çare kıçını yırtan o ben var ya o batasıca ben, işte o bile artık hatırlanmaya razı bir hal aldı.

Hayır inciniz mi dökülürdü; iki kişi arasında bu kadar kolay seçim yapamasaydınız, çekip gitmeyi bu kadar çabuk benimseyemeseydiniz. Biraz da, o ucubeleşmiş ama güya sevgi dolu hayatçıklarınızda bir kere olsun da benim varlığım için bir tereddüt yahut üzerlik tohumu kadar olsun çaba göstermenizi, canınızın acımasını değilse de vicdanınızın sızlamasını beklemiştim.
Çok mu yani bu, hele de ben kimsecikleri, kimsenin hatrını, iyiliğini bir an dahi unutmamış ama kötülüklerin üstüne her fırsatta ısrarla tekrar tekrar örtmeye çabalamışken? Doğru ya, bu soruyu sormam mantıksız, her zaman ilk gözden çıkarılacak Alptuğ Dağ'dır çünkü, neyini sorguluyorsam işte, kanunu bu doğanın; herkes ama iyi kötü baştan sona herkes birer altın fakat Alptuğ Dağ tunç dahi edemez, en çok da bu kadar önemsediği için.
Nejat Isler in Kaybedenler Kulübü Yolda (2018)
Neymiş, her şeye çok anlam yüklüyormuşum, yok efendim her ilişkiye mümkün olduğunca derin yaklaşıyormuşum da bilmem ne... Benim dünyamda, benim ailemde, benim dinimde dost için can verilir, aşk için de öyle; sizinki nasılsa lütfen onu bana bulaştırmayın, yeterince bokunuza bastım da geçtim bu yolları, dişimle tırnağımla kazırım hala tünellerimi daha iyi bir hayata, hiçbir şeyin bir anlam ifade etmediği kolay harcanır hayatlarınızın altından büyük bir sabır ve de ne yazık ki ÖFKEYLE!
El insaf! Ey okuyucu senyap muhakemeyi, ideal olan benim benimsediklerim değil de ne; bana yapılan gibi her fırsatta yüzüstü bırakmak mı, kendi çıkarı gördüğü ama aslında kuyusunu kazacak şeyleri bana tercih etmek mi, ne? Şimdi bunu dediğim için bile birileri kendimi çağdan soyutladığım iddiasıyla beni suçlayacak, namussuzluğu ben mi yarattım?

İnsanların acıma duygusu olmayışını sabaha kadar konuşsak bitmez bu yazı, o yüzden son bir telaffuz kolaylığını piç edip çekiliyorum:
Özür dilerim diyip gidenler mesela, ha özür diledin her şey tamam oldu zaten, her şey düzeldi, sen gittin ama özür diledin ya o bombok düzende birden kelebekler uçmaya başladı inanır mısın? İnanma da zaten, çünkü ne vakit bu hayattan biri özür dileyerek s*kt*r olup gitse (Bu lafım M'e kesinlikle değildir) o özür kimsenin bi tarafına girmez bile!
Gidenlerin kafasını çok merak ediyorum açıkçası, bu zamana kadar Allah'ıma bin şükür kimseyi arkamda bir başına bırakmadım ben kendim gibi; şey mi sanıyorlar acaba, "Nasılsa geçer, nasılsa unutur, nasılsa her şey hallolur, nasılsa bir başkası toparlar" falan? Zira bu hain oğlu hainler her şeyden bi'haberler ya hani dedim belki onu da arada şey etmişlerdir.

Neyse asla bu yazının sonuna varmayacak okuyucu, yine de sayfayı açmaya tenezzül ettiğin için kucak dolusu teşekkür, sevgi ile kal.

Alptuğ da zor telaffuz edilir bu arada,
Yoksa ne diye kimse seslenmesin?


0 Yorum:

Yorum Gönder