İlintili Kaos

Beş yüz altmış iki mevsim dönüklüğünde kiraz çiçeğiyle
Kaldıktan sonra baş başa saadet ve ürperti makamı bir uğultuyla ellerimi
Titreyen tan vaktine doğru uzattığımda gözlerin tereddütsüz
Daima terli ve unutulmuşken böylesine bariz ve aynı oranda sessiz
İlintili iniltilerinin vaka gibi ördüğü ilmek duvarından
Atlamazlar sarılacak dahi olsan, içeride teksindir bilirsin
Ve mıh gibi süzgecinde hayatın bir yerlerine üşüşen o dev vurgun kiri soğuk kılarken benzini
Dersini almış ezberden kalmışçasına, kabullenemezsin geç sevgisizliği

Bu sanki üstünün açılması gibi, kış ortası ücra yatakta çırılçıplak batarken
Anlamak hep sonradan, anlaşmazlığı da bu işte sıradan kılan
Zamanı değillerden bir değil beğenen yorgunlardan öte bir şey ayırmalıydı bizi ki tabuttakinden
Bir çift gözce bakılmak ve aranmak gibi zarif farklara kalalım
Halbuki yeterince indirgenmiş onca şey ama illa çatışır reelle aeanma umudu ve açılmayan telin
Sonsuz bip sesinin arkasında; ağlamayan, hayır hayır kesinlikle ağlamayan ve yalnızca gözüne
Bir şeyler kaçırılmış olan telesektererin muhattapsızlığıdır yalnızlık.

Buradan Kars'a dokunan en uzun trenin raylarının satır aralarına
Kadar yazdıkça, yeter anlattıkça, unutur uzaklaştıkça, hep ve "yalnız bizi"
Dikelen son raddede gülüşler kemiklere batar, insomnialılar bile yalnız uyurlar
Ki buna dayanır icadı turşunun ve öksürten renklerin
Her şey "yollu" ve yolundayken pasif mutsuzluk ve hakiki yalnızlık delerse gövdeni
Önce kus, sonra ağla, en son da hatırla beni, hatırla ve bas bağrına
Bas bağır, tiz gül, zerre ağlama; sakın kendine bu çağı yakıştırma

Yaklaşan karpuz kırmızısı belalardan ben buradayım diye bağıra bağıra
Kaçarken kovalanmayı ihmal edecek denli mağrur ve kaçmak adına
Kovalanmaya ihtiyaç hissetmeyecek denli kova kova
Başından aşağı dökülür balina ağzının almayacağı umutlar bir gün
Elbet unut şemsiyeni, beni hatırla; ıslan kimsesizliğimize, kamufle ol
Hatrımdaki bant izlerine tercüme icabı adi bir yosundan becer
Sesimi çıkarmayı tercih et nefesimi kesmeye kaos hücrelerimi
Dolduran baskıngelim, deforme etmeden kendini vaki

Hecece dimağına ser hezeyanları, ben sırtımı çiğneyeyim
Numaramı duvarlara "Gönül fıtığı" işle metruk dünyanda
Beni unut gülüşünü unutturma
Hatalıysam ara, özlersen dön arkadaşım.

0 Yorum:

Yorum Gönder