Nasihat

Öncelikle babamın mesai arkadaşı Derya abiye Allah'tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum sözlerime.

Ölüm varken, yakınken, bu pala bıyıklı, güleç, iri cüsseli adamı bile çekip alabilmişken...
Söylemek lazım ey dostlar; birini mi seviyorsunuz, söyleyin; içinizde kalan bir şey mi var, söyleyin, yapın; kırdıklarınız mı var, koşun... Az evvel en kadim dostlarıma iyi ki varsın mesajı attım, normalde de ara ara atardım ama içime oturdu işte; vaktim varken, hala şükürler olsun nefes alabiliyorken ve bu yazıyı kaleme alabiliyorken mesela... Susmak aptallık olurdu. Sizi kıranlar mı? Bu duyguyu benim gibi yaşadınız mı, ne yaşadınız bilmiyorum; halbuki bir bildiğim var, bildiğim o ki ölüm bu kadar aleni oldukça umrunda olmuyor insanın. En çok içimi yakanlar, en çok sırtımdan bıçaklayanlar, en fecii düşmanlarım, bu zamana kadar yaşadığım bütüün kötülükler, ihanetler, falanlar, filanlar... Umurumda değil biliyor musunuz, hiç acıtmıyorlar; hatta dostlar, asla dost olunmayacak denli kötü düşmanlarımı dahi sevmeye yakınım galiba, ha onlar ittir köpektir, yüz yüze gelsek yine olağan şerefsizliklerini yaparlar ama... Ama görmedikleri ölüm var, ben ölümü görüyorum, bir insan kaybının ne olduğunu derinden hissediyorum, herkesi affedesim geliyor işte, herkesi, onları bile, yine olsa yine... Ölüyoruz ulan, çok mu, bütün ihanetleri, bütün şerefsizlikleri, ayıpları toplasak ne eder ki, hiçbiri can acıtamıyor o vakit, hepsi girecek toprağa ama sevgi öyle değil; düşününce acımaz oluyor insanın canı işte, acır ve anlar oluyor kendi ise...

Herkesi seviyorum, hepinizi seviyorum, fırsatım var ve söylüyorum evet her birinizi seviyorum, bunu da tahmin edemeyeceğiniz kadar yürekten söylüyorum; tamam bu dünya kötüdür, leştir bilmem nedir ama sevmek varken gerisi niye? Ne kaybederiz abi, nefes alabiliyoruz, buradayız işte, yaşıyoruz; ne kaybederiz Allah aşkına, bir insana ona değer verdiğimizi söyleyince ne kaybederiz, ne demeye utanırız sanki, ne diye yapmayıp pişman olmayı bekleriz. Kalmayacak içimizde hiçbir şey, kalmasın, öfke de kalmasın; canı cehenneme intikamın, kinin, öfkenin; ölüyoruz işte, gidin insanlara bağırın onları sevdiğinizi, ailenize, dostlarınıza, okuldaki kantinciye, falana filana, yoldan geçen çocuğa... Başka türlüsü güç, başka türlü yaşamak mıdır bu yaşamak, bizim midir bu hayat, neden eminsek bu kadar.
Sevdiklerinizin gözlerine bakın, henüz bunu okuyabildiğinize göre vaktiniz var; hadi bırakın ölmek ihtimalini, ses telleriniz zarar görmediği için bile sevdiğinizi söylemelisiniz, dudağınız kıpırdayabildiği için bile gülümsemelisiniz, çünkü bu dünyada başkaları için yapılmayan neredeyse her şey gün gelir batar adama, illa bir gün dokunur, bir gün boş bir odada o kafa ansızın patlar.
Sözün özü; yaşıyorsak değsin, güzel bilinelim.

1 Yorum: