Hatalı Yazı

Nasıl dört yanım hatalarla bezeli benim, üstelik bile isteye; bile isteye ama hata olsun diye değil, sevgiden, çok fazla sevgiden, içim bazı şeylere el vermediğinden. Kendim için bir şey yapmış olsam derdim ki "Bir bok yedin, çek şimdi eşoğlueşek!" Ha şimdi de çekiyorum çekmesine ama böyle daha bir azap; hatanın birinin ucunda can dostum, diğerinin ucunda sevdiğim kadın. Hadi ikinci hata salt hata olsun, ben sevdiğimi söylemekle haddimi aşmış ağzımın payını da almış olayım kabul, amenna, bünye yabancı değil zaten. Oysa ilk hata öyle değil işte, öyle ki bu hatayı yapmasaydım bile içim katmer katmer huzursuz olacaktı, belki dostum benimle olacaktı ama içten içe kendine zarar veriyor olacaktı, bense buna seyirci olacaktım dostluğumuzun bozulmaması adına, sonra belki ilerleyecekti, derken kamu spotu gibi bir hal alıp her şey için çok geç olacaktı...
Çok anaç bir adamım ben ya, burçtan mıdır nedendir bilmem ama harbi öyleyim; yahu bir insanın sigara içtiğini duyunca ciğeri sigara dolar mı insanın, doluyormuş işte. Her şey için çok geç olmasındansa dostluğumuzu kaybetmek daha az kötü gibi geldi, neticede dostun sağlığı dostluktan daha önemliydi, daha az önemli olduğunu söyleyebilen insan nasıl kendine dost diyebilirdi zaten değil mi? Öyle olmasına öyle ama yine yanıyor canım... Yaptığım hata mı, evet hata, sebebim ne, çok çok sevgi; neyim şimdi ben peki, dostunu dostluğundan çok düşünebilecek kadar gerçek bir dost mu, ne olursa olsun, dostunun sağlığı pahasına dostluğunu satmaması gerektiğini bilmeyen bir cahil mi? Yargılayın hadi beni, alın size en alasından, en meşrusundan bir izin; zira karşı taraf o kadar suskun ki kendi kendime çıkardığım en ufak bir sesin dahi yankısı tokat olup çarpıyor yüzüme.

Lazım mıydı bu kadarı bilmem ki, bağırsaydı çağırsaydı, sövseydi dövseydi ama yine gelseydi be; başkası olsa gebersin gitsin derim ama benim şu hayatta bir ailem bir dostlarım var, hata da yapsam onlar için, işe de yarasam onlar adına, birinin tırnağı kırılsa benim canıma dokunuyor işte. Kaç tane dostum var ki zaten, onlar olmasa ne yaparım, bir halt edemem ki; bugün iyilik adına yaptığım hatalar yarın yerini zalimliklere bırakır onlar olmazsa, kim beni sakin tutar, yahut kim bana hayatta hala güzel bir şeylerin olabildiğini gösterebilir ki? Varsın şimdi dört bir yan muhakemeye tutuşsun, yok haklıymışım da yok haksızmışım, kaç yazar... Bitti işte, galiba, baya yeniden bitti, yine elimde tutamadım dostluğu, ister en yüce duygu ve amaçlar, ister ise her ne yüzünden olursa olsun bu böyle, beceremedim. Bu kadar fazla sevmeseyim, bu kadar fazla üzerlerine titremeseydim diyorum, o zaman da ben ben olmazdım, hatta kimse olmazdım; diyeceksiniz ki herkesin kendi hayatı, ne karışıyorsun; kaldı ki bunu söylerseniz haklı da olacaksınız, ben de haklıydım uzun zaman önce, güzel bir his biliyorum lakin sizlerin bilmediği bir şey var, başkalarını bu kadar içinde yaşayan biri için kendi hayatı olmaması bir şey değiştirmiyor. Sankın ha sanılmasın ki ben insanları hep kontrolümde tutmak istedim, sanılmasın ki hep benim dediğim doğru diğerleri yapayanlıştı; hayır abi hiçbiri değil, ben sadece önem verdiğim o birkaç tane insanla bağlantı kurmadığım zamanlar, onların iyi ve güvende olduklarından emin olup rahatça yaşayabilmek istedim...
Benim bir kere minnet borcum var minnet, beraber geçirdiğimiz kötü günlerimi unutsam bile yanımda olduklarını asla unutmadım, bu yüzden ben hiç onları üzmek ister miyim; şimdi de istemedim, sadece iyilik istedim, iyilik adına hatalar yaptım, yapmasam ağlardım ve yapınca da farklı olmadı ama yaptım işte; kendi kederimi bile terk ettim, beni bilen bilir, yine bir takım mevzular için dağıtırdım, eser geçerdim, kül bırakmazdım ama baktım ki arkamda benim için üzülen dostlarım var, bunu onlara yapamazdım; aynı şekilde, dost olmak pahasına göz yumsaydım, ileride onlar, şimdidense kendim yüzüme tükürürdüm.

Hatam olduysa affola,
Olmadı canınız sağolsun.
Bahsetmediğim hatalarımın ellerinden öpmek suretiyle: Bitti.

0 Yorum:

Yorum Gönder