Gitmeler

Şimdilerde de şey hasıl oldu bende, insanların gitmesini beklemek, beklemek derken her insana gidecek gözüyle bakmak tabii; ah işte bir de yanıltsalar diyorum ama yook! İlla Alptuğ böyle boktan mevzularda haklılığını koruyacak. Sen de gideceksin diyemediklerim var bir de en fenasından, hissediyorum, his ne ulan biliyorum er geç; bir kere giden bir daha gider, hiç gitmeyen ilk kez gider, gitmek mevzubahis olduğunda bahane hep kenarda mevcuttur, acil durum anında kalbi kırıp giderler.
Bu yaptığım doğru mu değil mi bilmiyorum, etik değildir ama epik olduğu kesin. Ama o da gidecek, iki gün, üç gün, on gün, altı hafta... Bir daha gidecek, bu sefer bahane daha yumuşak olacak ama bahanenin sert ya da yumuşak oluşu beni ırgalamayacak, yine üzüleceğim biliyorum; hem de daha önceden gitmiş biri için, hem de tekrar gideceğini önceden bile bile... Bile bile hata mı yapılır? Bu hata değil aslında ama hata da öyle güzel yapılıyor ki bu mevsim...
Dün yattığımda kötü enerjimi almaya tenezzül etmemiş olan çimler söyledi bunu bana, sarı yaprakların yerdeki hışırtısı da buna yakın bir şeyler söyledi ama onu pek anlamadım açıkçası, başımı diktiğim gök yüzü sanki "Maviysem sana ne hıyar!" der gibi baktı, e o da haklı. Evvelden de dedim ya, bu hikayede ben hariç herkes haklı, ben haklı olduğum vakitse haklılığın gururdan çok hüznü kalıyor işte... Çok yakın olan çok uzak olacak, daha önce de oldu, hep; sinematik bir şekilde hata bende değil onlarda olacak, öyle söyleyecekler yani, bak diyecekler aslında seninle alakası yok, bilmiyorum diyecekler başlarını kaşıyacaklar mahçup, öyle işte diyecekler ve sonunda arkalarına bakmadan gidecekler, bu defa bakmayacakları için değil de bakamayacakları için... Er geç gidecekler diye gidenler, başka gidenler arttıkça aklımda gitme ihtimali olanlar aklıma gelecek, gitmek kere gitmek; bir süre yalvarıyorsun ben de gitsem buralardan, sanki gittiğin yerlerde senden gitmeyeceklermiş gibi ve o an kendini atalarına benzetiyorsun: Göç ederlerken onlardan kaçanların kavimler göçünü başlatmasına sebep olan atalarına.
Bu kadar gitmeyi kim yarattı, ben Allah'ın yarattığını düşünmüyorum ölüm hariç, bunlar suni gitmeler, zamansız gitmeler, güya bizim iyiliğimiz için olan ama asla iyilikle nihayetlenmemiş olan gitmeler, bıçak saplar, düşman öldürür gibi gitmeler, evet kesinlikle düşman. Galiba bizden çok güzel düşman oldu, ya da Necati Şaşmaz'ın deyimiyle "Sanırım bize nazar değdi." Hatta değmek falan değil, nazar bize çevre yolunca 230'la çakıp kaçtı adeta. Aman kalmayın aman, ben de gidiyorum zaten, bitti.

Bitti.

Bitmemiştir belki, belki gitmez ha, bu defa yanılabiliriz belki, insanoğluyuz. Ne güzel gündür be o, ölünür o günde, bir temiz ölünür, uykuda ölünür. Peki ya gitmeyeceğinden emin olduğum gün? Eskisi gibi yani, kimsenin bizden daha hiç gitmediği o eski günlerdeki gibi inancım tam olduğu gün; mutlu olurum o gün, balon alırım belki kırmızı, ben pek balon isteyen bir tip olmadım, uçar giderlerdi diye mi bilmiyorum ama almadım... Düşünsenize, bir balonla sokaklarda dolaşıyorum sakallı koca adam, ne komik olurdu; bu defa gülerdi beni gören çocuklar ağlamayıp, acımazdı kimse çünkü acı olmazdı. Baktığında imkansız değil aslında, gitmese kafi, gitme demekse eskisinden de zor ama buraya yazılabilir: Gitme!☺ İnşallah gitmez sayın seyirciler, amin deyiniz ve güler yüzle okumayı bırakıp yanınızda kalanlara sarılınız anlamsız, güleceklerdir...

Bu şarkı ekstra anlamlı bu yazı için, bilen bilir:

0 Yorum:

Yorum Gönder