Adamcılık

Çok fena bir şey bu adamcılık. Ben kimsenin adamı olmadım, kimsenin tayfasına dahil olmadım, kimseyi arkama almadım, kimseye kendimi yamamadım, ayıya dayı demedim vesaire vesaire. Yine de iyi ki yapmadım fakat elbette ki dehşete düşürdü tanık olduklarım. Çok çakal var piyasada çok, kızlı erkekli hem de, hiç fark etmiyor. Gruplaşma mıdır ne deniyorsa artık, öyle bir bok mevcut, birileri birileriyle bir çıkar ilişkisi içinde, söz sana gelince kimse kılını kıpırdatmıyor; üstelik bunun asıl acıtan yanı, söz konusu o seni müşküle sokan kişi dahi olsa senin her daim elini taşın altına koymaya hazır olman. Lakin fazla bu kadar cömertlik, ezip geçmekle kaim madem bu oyun, biz de kurallarına göre oynarız; o zaman da çeşitli şeylere ses çıkartmayıp aksi yöndeki en ufak şey için demokrasi elden gidiyor çağrısı yapan medyaya benzerler. Varsın benzesinler, aman karalayabildikleri kadar karalasınlar; neticede alnımı bir tek ben karalayabilirim, o da pek mümkün gözükmüyor bunlardan biri olmadıkça...
Adamcılık işte... Birisi sana hiç bir şey yapmasın, seninle en ufak derdi olmasın ama sen ona uyuz ol, onun kuyusunu kaz. Oldu canım. Eğer ki senin yaşamaya teşebbüs dahi edemeyeceğin bu hilkat mağduru ömürden biraz olsun pay çıkartmamış olsaydım düşerdim ağına, öfkelenirdim, kızardım ve işler sizin lehinize bir hal alırdı. Lakin mahal yok telaşa, ben göreceğimi de gördüm alacağımı da aldım -anladın sen- ve şimdi sakin bir köpekbalığı gibi bana işinin düşmesini bekleyeceğim, sonra ham... Sinsilik mi bu? Belki, öyleyse bile gerektiği kadar asla değil zaten merak etme.

Ya aslında doğru yoldasınız, normalde bu adamcılık mevzusu beni derinden etkilerdi, bir gruba dahil olmadığımdan içime falan kapanırdım; ama neyse ki biraz inatçıyım, ee bu da sizin talihsizliğiniz n'apalım.☺

Yalnız olmak çok büyülü bir şey, kendi doğrularından ilerlemek, sapmamak ve sapmadıkça birilerinin seni saptırmak yönünde hamle yapması; şayet biraz bilincindeysen, büyük resme erebiliyorsan tüm bu çabalar işe yaramaz ve komik bir tiyatro uzaktan bakınca, bu yüzden arada kendi kendime sandığınız şekilde gülüyorum, bu tiyatro bana çok belli ediyor kendini. Ha bu arada benim şikayet ettiğim yalnızlık "yalnız bırakılmak" falan değil, yani bu tür işler beni o kadar da derin etkilemez esasen; benim asıl şikayetim, tıpkı sizin bana yapmaya çalışıp beceremediğiniz üzere birileri tarafından hırslanılan, itilip kakılan vesaire insanlara ulaşamamak, bakarsın onlar benim kadar dayanıklı değildir yahut benden de iyisini görür ibret alırım... Ah biz, biz bu aidiyetsiz tayfa bir birleşsek çekeceğiniz var da işte, neyse. Kendi adamınız kimse ona çalışırsınız siz, o da size çalışır, arada bir birbirinizin kuyusunu kazarsınız, bazen kişiler değişir, bakarsın sonradan tekrar aynılaşır... Ulan düzeniniz batsın be, güldürdünüz Allah'sızlar!
Hayat biraz olsun öğretmedi mi anlamıyorum onurlu olmayı falan, istikrar göstermeyi, ya da ne bileyim kendinle müsemma olmayı; ha siz şimdi diyeceksiniz ki müsemma nedir, ohoo-o ben kime konuşuyorum zaten!

Hadi canım hadi, bu yazı size fazla gelir, müsait bir yerde düşün iyisi mi -gözümden zaten düştünüz, ben seviyenizi kastediyorum- ki layığımız insanlarla birleşelim her birimiz. İyi ki bu gün taraf tuttun aslında, iyi ki derdin belli oldu ve işimi kolaylaştırdın İzmir'li kız, şimdi git güya "dost"larına yama kendini. Lakin onların da bazıları iyi adamlar, dikkat et gün gelip anlamasın, sana bilenmesinler; çünkü eğer bilenirlerse, onlardan olmayacağım gibi araya da girmem, seyretmek de bir meziyet neticede. 

Unutmayın a dostlar:
"Sahte sürülerdense, yalnız kurtlaşmak makbuldür."

0 Yorum:

Yorum Gönder