Eritmek için varlığımda insanlardan
Geçtim aklın sığmayacağı pipetlerce
Çekilirmişçesine göğsümden merhamet ve
Bu çağ insanının dahli olmayan insaniyet
Pas sökücü ve kireç çözücüyle abanıp
Arap sabunu da bocalasan kapakçıklarına
Anca ağrır da yumuşamaz kalbim
18.3.2018'e kadarki bir yıldan sonra
Umma eşoğlueşek umma n'olur,
Umma güzel kız, tatlı çocuk umma
Uzağım artık, üzgünüm ama dokunma
Ben değilim ben, varım diye kapım aşındırma
Elimi eteğimi eskittiler ben de çektim
Çekildim size kaldı ring çekildim
Yalandı, çekilmedim nakavttım
Kötüyü kroşe gibi yedim
Bu son kıtamdaysa boksörün
Dişleri gibi dökülen kırgınlıklarımı
Bir nebze hafifletir diye yalan
Söylüyorum "Hepinizi seviyorum!"
Barut yalamışça yükselen iniltiler
Kaç kerize daha acıyı müjdeler
Şehrin sahi şıngırtıları dahi
Hangi yalnızın zincirinden kim bilir
Yansıtmayan aynaların uyandırdığı
Yazgısını merhem bellemiş çaresizi
Kaç kol sarsa gerçeklik kazanır
Umutla mutluluğun kesişimi
Kaygan bırakılıp uyarı levhası
Konulmamış basamaklarına
Hayatın uçtukça avcundan
Sahiden tut ellerimi ve
Her kimleşip değişsen de
Unutma beni
Gün yahut geceye sığmayan vakitte
Bir köşede kurutulmuş bul beni ve
Sor Yavuz çetin gibi benden
Nasıl başardılar kalpsiz yaratmayı
Adetleşmiş yenilgilerimi tıkıştırıp
Adi bir ceset torbasına ve ordan
Geleceğimizin uzağına fırlatmak
Gibi kriminallikleri sevgilim
Kalıbımızın dışına sıçratmadan
Hep... (*devamı okuyucunun işi)
Olan olmuş ve ben
Mütemadiyen ölürken
Hiçbir şey yokmuş gibi
Çıkıp gelemezsin sen
Zor zar düzen orturmuş
Yalnız da olsa tutunurken
Şimdi tek soru "neden?"
Bunca senenin ötesi ve senin
Kör gözlerinden sorulur
Niye gittin, neden gelesin
Gelmediysem aklına ve gelmediysen
En kötü günlerimde ve tüm bunları
Yaptıysam düşündüm diye seni
Kırpmadan söylerim gözümü ki
Bakmadan dön ardına da unut
Yokluğundan kalmayan eski dostluğu
Gelirsen kan çıkar merhametimle aramda
Haster kurbanlık gibi yatırır beni
Bilirim o eski dosttan zerre yok haber de
Konduramam, seni o sanırım işte
Kardeşim olacağı haberini aldığım ve
Kardeşimin öldüğü günler gelince akla
En fenasıysa seni onun yerine koyduğum
Varsın dost demesin kimse bana,
Sen şimdi o hiç sevememiş kalbinle beni
Umarsın ya hala...
Kaldırmam gereken cenazen var
Yüreğimin meydanından arkadaş
Yenileceksem de merhametime
Özür borçluyum öz kardeşlerime
Sırası değil şimdi,
bakarsın ben ölünce...
Geniş yerim kaplayan her türlü
Duyguyu tükürdüğüm metafizik duvarın
Çatlaklarından kendime ev örüp de
Bırakamadım kederi atlılara
Bütün bu gizin pişirdiği tezkereme
Yaklaşan üşüyor, kan değil gözyaşlarım
Çalıyor ansızın sızarken usulca
Bir kedere tahsisli Mart vakti
Evhamımdan sual olmaksızın
Yarı ve kabullenilmiş mutlakiyetle
Sütten kesilen umutlarımdan af dilerim
Astarımla çorabım arasına sıkıştıysa
İşleri yoluna koyacak bir derman dahi
Genzimden gelmeli artık sertçene
Ismarlama ihtimallerin ucu ucuna
Kenetliğinden türeyen hayatımda
Olmabildiğine asi zaafım merhamet
Ki onsuz da sorduğum yegânesi soruların
Olsalar da olmasalar da onlar
Bu kardeş yarası baki mükellef duracak
Olsun olmasın cebimde yangın yahut yanılgı
Kan fışkırır evhamında paslı duvarın
Isınır yahut tutuşur umrumda mevcut değil
Olun olmayın bu yara izimde
Yarım düşler göğsümde
Dostluk da aşk da düğüm birer
Dar boğazımda.
Ufak bir alıntıyla başlamak en doğrusu olsa gerek bu defa; "Siz beni insanlıktan, saffetten, samimiyetten, sevdadan iğrendirdiniz." deyişi gibi mesela Reşat Nuri'nin.
Evet korkarım ki kalmadı içimde insana, insan sevgisine, saygıya, hoşgörüye ve belki de en önemlisi sabra dair pek bir şey; bir tek zerrem kaldı, o da size değil doğacak kızıma saklı... Önceleri -nispeten "iyi" biriyken yani- iyi olmak için bir sebebe ihtiyaç olmadığını düşünenlerdendim, taa ki... Hikayelerden hikaye beğenin işte, az çok biliyorsunuz. Fark ettim ki o iş öyle değilmiş, örneğin insanın iyi biri olmak yahut iyiliğini sürdürmek için onun işe yaradığına kanaat getirebilmesi muhakkak şartmış; işe yaraması derken, kendisine fayda etmesinden değil karşısında etki uyandırmasından söz ediyorum. Böyle düşünüldüğünde söz gelimi biri olsa mesela, insanları düşünse sürekli, onlar için bir şeyler yapsa ve de sonunda, yıllar yıllar sonra bile olsa "Bencilsin!" gibi laflar işitse, sorarım size bu adam ne demeye iyi kalsın... Aynı şekilde aynı adamın o herkeslerin yadırgaya yadırgaya bitiremediği o öfkesi, sakın ha aynı kişilerin neredeyse eşzamanlı el etek çekmelerinden kaynaklı olmasın? Çok şükür psikoloji dersi alıyorum ve orda bunlar bir bir anlatılıyor, ki anlatılmasaydı bile olan buydu. Belki de bu adam artık kurunun yanında yaş da yansın istiyordur, belki de bu adam artık kendi düştüğü durumlara başkasının düşmemesi için çalışmayı haklı yahut haksız, bile isteye bırakmıştır, belki bu adam Adolf Hitler'i bile -insan öldürmeyi kati suretle asla ama asla tasvip etmeyecek olmasına rağmen- anlıyordur, o nefreti, o nefretin kaynağı olan çöp gibi atılmışlığı, öfkeyi...
Ve eminim ki özellikle bu cümleden sonra siz de bu adama bir nefret besleyenlerden oldunuz, şu anda bu yazının tam burasını hakiki bir özenle okuyanlar kaçınız ve bu özenle okuyanların kaçta kaçı bu adamı yargılamak yerine başka bir açıdan bakmayı göze alıyor, üstelik de yargılayan toplum tarafından dışarı itilmek pahasına... İşte biz bu toplumun dışındaki tipleriz, demir birer leblebiyiz; ve korkarım sizin çoğunuz bizi umursamamakla birlikte, umursayanlarınızınsa çoğu ait hissettiği o güya "normal" toplumdan tıpkı "bizim gibi" dışlanmak korkusundan bizi anlayışını bilinçaltına atıyor. Biz derken ben ve Hitler değil, kendisinden nefret ettiğimi de belirtmek isterim.
Örneğin Ezel dizisindeki Kenan Birkan'ı ele alabiliriz, yaptığı yanlıştır ama hislerinin yanlış olduğundan söz edemeyiz; burada o ak pak çok sevdiğimiz Ramiz Dayı'nın -hatta kendisinin de ara ara sızlandığı denli- bir hatası var, ona abisini öldürttüğü gün bütün olanlar mesela. Ya da aynı şekilde Yeraltı filmindeki Cemil'i bütünüyle ele alsak yanlış yapmayız.
Bir insan öldürmek, hırsızlık yapmak yahut bu minimalde seyreden şeyler kötüdür, yanlıştır, olmamalıdır falan bunda hemfikiriz çok şükür; ancak bir insanı buna itecek neredeyse bütün durumlar o insanın iradesi dışına ama diğer insanların iradelerinin gayet içinde, işte sorun bu. Neden çok pahalı bir şeydir, korkarım ki bizim de kötü olmak için değil ama iyi olmamak için bir hayli nedenimiz birikti durdu; karşımdakinin iyiliği hak etmiş olmasını önemsemeyecek raddeye eriştim neredeyse, çünkü ben de hak etmiştim, olmamıştı, "insanlar böyle" denmişti sonra da; madem böyle insan olunuyor, bu dünyanın anladığı dilden, tarihteki en "iyi" insan olmak da ancak böyle mümkün. Biri bana aksinin gerektiğini çok sağlam bir biçimde ispatlayana kadar, benden ne insanlık, ne iyilik artık, yakışmaz size.
Şimdi diyeceksiniz ki sana yakışacak mı bu hal? Yakışmayacak, herkese yakışsa bana yine yakışmayacak; daima insanları düşündüm, onlar için çırpındım, didindim, göz yaşı döktüm, neler neler yaptım hatta neler neler de yapmadım... Peki sonrasındaki bu ötekilik çok mu yakıştı bana, çok mu yakıştı bir bir her şeyimin hiçe sayılması yahut... Neyse. Sözün özü, madem illa ki yek olacağım, bu kırgınlığıma direnç fazla artık.
Hataymış işte, her şey hataymış; can dost bildiğim herkese kardeşim diyerek toprağın altındaki kardeşlerimin kemiklerini sızlatmaktan başka bir şey yapmamışım, alttan alıp tahammül göstererek yalnızca kendimi daha fazla örselenmeye müsait kılmışım, ben zaten iyi hiçbir şey yapmamışım! BENDEN DE NEFRET VE ÖFKEDEN DAHASINI UMMANIZ HATADIR, ARTIK SİZİ HAKLI VE BENİ BIRAKIŞINIZI İSABETLİ ÇIKARACAĞIMDAN EMİN OLABİLİRSİNİZ!
Belki bu sene bittiğinde kavuşursam isteklerime, çocuklara gideceğim, hasta ve kimsesiz çocuklara, onların kimsesi olmak için canımı dişime takacağım fakat sadece ve sadece onlar için bu çaba; üzgünüm insanlık, siz bile isteye bir beni daha yok ettiniz, bu defa canınız değil canım sağolsun.