Kolaya Kaçmak


Ne de meyilliyiz bazı şeyleri silemezken bazılarını unutmaya, insan daha en başından unutuveriyor ancak elinden gelen kadarını yapabileceğini, her şeyin elimizden gelmesini bekliyoruz kendimizden. Suçluyu kendin bilmek kolay çünkü, o hep elinin altında ve ne etsen razı. 

Ben? Ben kolaya kaçıyorum. 

Kendimden kolaya kaçarken düşüp ölmüşüm gibi sanki; çok iyi biliyorum çünkü elimden geleceği, her bir kabusta başa döndüğümü, yolunda giden onca şeyin temelinin çatlak olduğunu.

Ben elimden geldiği kadar onarırım, sanki sahilde kumdan kaleymişçesine bir dalgalanmaya bakar ihtimalim, kalp atışı gibi, bir atıştan sonraki boşluk bitecek mi bilemezsin ya hani, müsaittir ya her atış son olmaya...
Denemedi demezsiniz en azından diye, inandığımdan değil asla ama bir garip belki diye işte, yine de hep yeniden denerim kalkmayı. 

Bilmediğiniz şu, benim bu zar zor geldiğim "bir yere kadar"daki yer var ya, o bana yetmiyor işte. Araba itmek gibi de değilmiş üstelik, insan artınca yük azalmıyormuş. Başka insanlarla bir ilgisi var illa ama sayı değilmiş bu. Belki özel biri gibi, koşulsuz şartsız biri gibi, biraz beni itecek biri gibi. Kendimi biliyorum çünkü çabuk koyveririm duygusal şeylerde, ufacık bir engele bakarım pes edip döneyim diye epey uzun süredir. Çünkü artık denemek istemiyorum, kaldırabileceksem bile kaldıramayacağım ihtimaliyle yan yana gelmek istemiyorum. 

Keşke yolumdan koyverip dönmeme izin vermeyecek ve o bunu yaptığında kızamayacağım, başkalarına yaptığım gibi hüznümden etkilenmesin diye bile isteye küstürüp kaçıramayacağım çünkü bunu bu yüzden yaptığımı bilecek, benim iyiliğim için bana benim kadar inat olabilecek sabırlı biri olsaydı. Kolaya kaçmak tam da bu işte. 

Ben de kabul ettim bir süredir, iyi adamım ben, iyiyim olmasına da başkalarına ne kadar sevgi, değer, önem atfetsem de onlar iyi birer insan olarak onlara sunduğum bu şeyleri kendime sunamayışımdan mutsuzlar, onlar mutsuz ise ben zaten... Onları anlıyorum ama ellerimin yetmediğini bir türlü öğretemedim işte, her insan o kadar da kendi yapamıyor her şeyi ve bu sanılanın aksine öyle normal ki. Neyse. Neyse okuyucu, güneş doğdu ve uyku vakti.

0 Yorum:

Yorum Gönder