Küs


Işıklara gidesim gelmiyor artık, karanlıkta bile olsam benden uzak olmalarına kırgınca yerimde kalıyorum, yerimde "kanıyorum", iyi ihtimallere ve beyaz yalanlara, dostum diyenlere... Biliyorum normale dönemem, çünkü ona bile kırgınım... Hala yüreğimi çarpıtan, sıcak değilse bile ılık şeyler olsa dahi, benden yine güzel bir adam çiçek gibi açsa dahi... Kırgın olduğum o kadar şey var ki hepsi bir damla pişman olsa, denizler taşar kuyular dolar da içim soğumaz.
Temizse bile bulanık suyum, dokunsan yıkılacak bile olsa dokunmaya ağın kadar kalın duvarlarım; bilmem anlıyor musun okuyucu, bazen işte ansızın, benim bu tüm sevgileri, yakınlıklaeı tıpkı sopasını Mercedes zanneden deli gibi kendi kendime yaşamışlığım çok dokunuyor, her fırsatta kimsenin umurunda olmadığımı hatırlamak zorunda hissediyorum çünkü belli, besbelli: Bana acınmaması acınacak halde olduğumu gölgelemiyor yazık ki.

Üstünü örtmem gereken şeyler şuraya dursun, evvela benim üstüm örtülmeli, kalın ve sıkı sıkıya, insan elleri kollarıyla. E malum anca, anca durur bu kan; bedenimden akmış akmamış, yok kırmızı yok dostluk rengindeymiş ne önemi var, kan kaybettiğim kesin okuyucu, sen de an be an görüyorsun. Küsüm okuyucu, en çok da sana, benimle kalıp beni anlayarak diğerlerinin yapmadıklarını hatırlattığından...

0 Yorum:

Yorum Gönder