Naçar

Bir ses yükseliyor bazen içimden, çok başka ve na ait olduğumu fısıldıyor. Öyle galeyana getirici ve düşmanca değil, sakin bir kabul gibi. Eşim dostumla hatta dünyadaki herhangi biriyle aynı hayatı yaşamıyoruz ve asla da yaşamayacağız sanki. Git diyor, demesine diyor da başka bir yerde aidiyetim olduğu vaadiyle değil, hep başka hissedeceğim ve uzak kalacağım bilgisiyle yapıyor bunu.

Oturmuyor bir şey, bir kumaş farkı var bir şey var, beni bir fanus gibi ayrı tutan, yakın hissetmemi engelleyen. Derin bir şey var. 

Adını koyamadığım bir büyük şey çok farklı işte, insanlarla anlaşamamak falan gibi değil bu his, hani en yakınını düşün ful yakınsın hiçbir sıkıntı yok aranızda bilmem ne ama, bir şey mi eksik artık nedir bilmiyorum ki. Tam hissedemiyorsun. Gözlerini kapatıp rahatlayamıyorsun ama güvenmekle ilgili falan değil bu, senle ilgili, hiçbir evi benimseyememek ve tapusu üstüne bile olsa misafir gibi oturmak adeta, kalkmaya hazır ve bir çıt diken üstü.

Başkasın işte, her şey devam ederken dünyanın dönüşü gibi, sen sanki durmalısın, kimse fark etmeden sadece durarak kaybolmalısın. En güzel yabancı bir şeyin, sırf yabancı oluşunun verdiği kaçınılmaz ürkütücülük sinmiş üstüne belki, her şeye öyle uzaktan bakmalısın.

Bağlar, bağlar, bağlar... 
Bağlanabilecek yerleri kopmuş biri,
Elinde boktan bir iple dünyayı kovalıyor gibi
Biz hep oyun dışıydık, oyun bizimken bile. 

0 Yorum:

Yorum Gönder