Yıllanmış Dostluktan

Acaba geçmişim geleceğimden çok uzak mıdır? Umarım. Keşke şimdimden de uzak olsaydı...
Ah ne zor oldu bu durum, kalan en eski en büyük arkadaşlarımdan biriyle birebir aynı acıyı ve aynı özlemi çektiğimizi öğrenmek tesadüfen.
Ne güzeldi o günlerimiz, aramızda kilometreler ve ardımızda kötü anılar, insanlar yokken; şimdilerde yıkıma sebebiyet veren bu arsız öfkemiz henüz bizim dahi değilken... Kafada canlanan iyi şeyler bile kötü şeyleri hatırlatmak için canlanıyor şimdiyse. Biz kendimizi kurtaramayız böyle, birbirimizin elinden de tutamayız -birbirimizi anlamak ve hissetmek dışında- yeterince. İkimizin de etrafında onlarca yeni ve melek gibi insan var olmasına ama dokunamaz ne yazık ki gram yardımları; bir bize geçer dilimiz bizim, aynı geceler aynı dertleri bölünüp uykusuz kaldığımızdan ötürü, bu gece olduğu gibi... Yenilere yeni dertler paylaşacak olsak da biliriz, herkes bilir, eski kanımızın kokusu daima daha ağır kalacak, altında ezilip acı içinde ölene dek biz... Kaçtığım şeyler özlediklerimi de yok ettiğinden kendim gibi, sığınamıyorum bile insanlara; kimin ne düşündüğünü hala takmasam da unuttum işte toplum içi ağlamaları, beceremiyorum, içimi açıp sarılamıyorum canım soğuk köpekler misali istese de ve bu kimsenin suçu değil. Ancak o günlerden kalan dostlarla kurulabilen ve yine o günlere has bir bağ rahatlatırmış meğer beni, bu gece olduğu gibi, hani reklamda "Anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz!" diyordu ya öyle işte; beni görmüş geçirmiş ve birbirimize alışmak için sancılı süreçlerden geçmemize gerek olmayan birileri.
Değişmedim ben, aynı hisler, aynı tepkiler ve belki ekstradan ancak tüm şartları bilindiği takdirde anlaşılabilir bir öfke ve katıksız hüzün. Bir tanıdıkla her şey çok başka, bir tanıdığı görmek öldürebildiği gibi güç de verebilir benim gibilere ama... Sonunda oldukları yerde, eskisinden daha da sahipsiz, yabancı ve uzak hissederler istemeden, bu kadar ait olunmayabilir bir hayata işte, bu kadar anca... Aynı toprağın çamuruyduk yıllanmış dostlarımla, farklı çiçeklerin altına gömdüler bizi; böyle de güzel oldu bakma, çiçekler için yaşıyoruz artık ama... Ama ne yaparsan yap çiçek çamurdan anlayamaz ki, delice istese bile onun suçu olmayan bir kaderlik bu, yoksa insan razı gelir mi dostuyla dostu arasında fark bırakmaya? İnsanı bilmem, ben gelemezdim, biraz daha az kırılgan ve güçsüz olmak yahut en azından bunları reddedip inat göstermek gibi hünerlerim olabilseydi şayet. "Gel dönelim Sena!" demek isterdim: "11. Sınıfa o güzel günlere dönüp bir sene sonra bize hayatı ölüm kılacak kişilerin, onlar daha davranmadan hesaplarını bozup mutlu kalalım." Diyemezdim ama işte, tek tesellim ise acıtma bakımından kusursuz o kıymetli çilelerimiz olmasaydı belki bu gün daha mutlu olacaktık, kesinlikle bu günün sorunları da olmayacaktı ama bugünün dostları da olmayacaktı... Dostlar için her şeye değer, hep de değdi, keşke onlarla da eski dostlar gibi bütünleşmenin yıllanmaktan öte bir yolu olsaydı, yaşlanmaya hacet kalmasaydı.


0 Yorum:

Yorum Gönder