Cesetlik

Musallaya hasret yeşeriyor içimde çocuklar bildiniz mi? Ben bilemiyorum işte, neden böyleyim ya da bir cesedi hareket ettirmek ona can vermeye eşdeğer midir bilmiyorum. Bir maket, sadece bir temsil halini alacak bir şeyin parçası olmaktansa ölümün öznesi olmak daha mı çare? Çare de değil aslında...
Tamam kelimesinin ne kadar çok anlama gelebildiğini bilseydiniz beni bir ihtimal anlayabilirdiniz, kimseyi bırakmadan gitmenin bir yolunu arıyorum ve durumum da tam olarak Makas Eller filminin konusuyla aynı: Zararım ben çocuklar, işin kötüsü sevgi dolu bir zararım Fazla rasyonelist bir tutum olacak ama faydam yoksa ben de yokum işte, dert anlatılmayacak yahut görünce kişinin içerisinde sevgi yeşertmeyecek bir Alptuğ kişinin yanında olsa kaç yazar, ehemmiyeti cesetten aşağı. Zararımı önlemenin kendimi feda etmekten hariç veya kendimi feda etmenin yine başkalarına zarar vermekten ziyade bir yönü olsaydı saniye durur muydum? Tamam.
Üşüyorum çocuklar anlıyor musunuz, bu harfler beni aşıp esip geçiyor artık tutunamıyorum. E tek dileğim kimse olmaktı benim, oyken o olamıyorum. Biri iyi der biri kötü der, o ikisi kapışır bir diğeri susar ama ben kendim için ne diyorum biliyor musunuz? Elem. (önceki yazılardan hatırladığınız elem değil)
Yapayanlış biçimlerde de olsa herkesi sevdim çocuklar, ceset kokusu kadar keskin oldu sevgim, olmamalıydı, bir daha da olmasın.


0 Yorum:

Yorum Gönder