Sıkıntılı Yazı

Bir sıkıntı var... Bu kez biraz farklı, anlatabileceğimden ya da buraya yazarak seyreltebileceğimden emin değilim. Başka çarem yok zaten ama şöyle izah etmeye çalışayım: Hiçbir şey olmamışken giderek azalıyor güvenim ve bağım, bu bağsızlık beni öldürüyor, sanki birden bire tansiyonum sıfıra düşüyor, ki sıfır tansiyon ancak ölüye mahsustur. Kimseyle aramda hiçbir şey yokmuş gibi anlatabiliyor muyum? Herhangi bir kimseyle herhangi bir bağım yokmuş gibi, hatta bunun da ötesi... Ya baba gulyabaniyi bildin mi? aynı öyle işte; ya da şeyi izledin mi, Fantastik Dörtlü, hani onda o herif taşa dönüşünce sevgilisinin yanına gidiyordu da kız kaçıyordu... Öyle hissediyorum işte...

Ben bir şeye dönüşmedim, değişmedim de, tamam illa ki değiştim ama kastettiğim o değil; yakmadım kimseyi, kimseyi bırakmadım, bana lanet okuyacak kimse yok, tamam sevmeyenim çok ama bilmiyorum, zamanında yaptığım ama bana yapılanlar yanında adı dahi okunmayacak bir iki ufak hata yüzünden belki sadece... Babacım ben kimseyle kötü olmaya dayanamıyorum anlıyor musunuz, huzurum kaçıyor, o kişiler bana dair kötü hissetmese bile ben onlara kötü hissettiğim için benim canımın iki kere acıması gibi astronomik bir durum var ortada, anlayabiliyor musun?
Herkes beni sevsin istedim ben, herkes sevsin derken herkes hayranlıkla şey yapsın falan gibi değil, mümkün de değil zaten öyle bir şey... Bilmiyorum, galiba ilk defa anlatamayacağım. Kötü bir adam değilim ki, bundan eminim, bu zamana kadar yaptığım hiçbir şeyi kötü niyetle yapmadım; öfkeli bir insanım kabul, yine de öfkemi asla serbest bırakmadım. Aksine herkesin gözlerinin içine sadakatle ve merhamet dilenircesine baktığımı hatırlıyorum, kötü olan ve bugünlerde dönüp baktığımızda aslında gerçek de olan düşüncelerimi bir zamanlar söylemeye kıyamadığım, bir masaldan parçalar gibi gelen dostlarıma...

Neden kimse bağrına basmadı beni, benimsemedi, en yakını görmedi? Hadi bunları da geçtim geçerim, sıradan bir insan gibi sevgi görmek için ne yapmam gerekiyordu? Farklılığımın cezası mı yoksa bunlar, yani tarzımın yahut hastalığımın. Paranoyak mıyım? Değilim canım değilim, sadece su öylesine çekildi ki bütün ihtimaller su yüzüne çıktı, hani şu benim bir kaşığında boğulduğum sevgi suyu. Uzaylı mıyım ben? Katil miyim? Hitler miyim? Cevap verin artık, bunlar herhangi edebi metinde karşılaşacağınız süs sorularından değil ne yazık ki. Net hatırlıyorum bakın bir gün en yakın arkadaşıma demiştim "Galiba insanlar benden nefret ediyor.", sonra o da her en iyi arkadaşın yaptığı gibi ama çok çok daha sertçe azarladı beni ve gitti, geri dönmedi, sebep söylemedi, yüzüme bile bakmadı, adam yerine koymadı...

Yabancılıkta sınır tanımıyorum.

Anam babam üzerine yemin mi edeyim ne yapayım, kimsenin kötülüğünü istemedim işte. Neden insanlar evlerini yakmışım, ana babalarını öldürmüşüm gibi davranıyor? Abartıyor muyum? Onlar için öyle değil belki bende yarattığı etki öyle, kim benim kadar umursadı ki aramızdakini ya da kim benim onu umursadığım kadar beni umursadı, elbette hafif gelecek, elbette bana enkaz olacak... Ve ben o enkazda bir sıkıntı doğuracağım. Kimse insanların kendisine acımasını istemez, bense açıkça isteyecek duruma bile gelmiştim, o an dün gibi şuramda -hatta gibisi fazladır belki- ama dokunan yok, çünkü o an kendi kendime geçti uzun zaman, şimdi dokunsan...

Ne vardı be, beraberce, mutluca yaşasaydık? Benim ipek yüklü kervanım mı var? Yusuf'u kuyuya ben mi attım? Neden? Çoğunun gidişinin sebebini bile bilmiyorum, bildiklerimse belki daha acı: Karşımdakinin iyiliği için yaptığım ve kimseye en ufak zararı olmayan bir şey bana onu kaybettirdi, sokayım öyle işe. EFENDİM? SENİ DUYAMADIM? BEN KAYBETMEDİM ONLAR MI KAYBETTİ? Hayır babam hayır, bu defa değil, bu defa ben kaybettim.
Acı çekmem gerektiğini hissediyorum bazen, kendime hak versem bile sanki çoğunluğu haklı görmeye meyilli bir tarafım bana bir katilmişçesine azap çektiriyor, işte bunu anlayamazsın babam.

Yine de, bütün bu kayıp halimle bile, kalan ömrüm her ne ise herkesin iyiliğine son bulacağını yeminle noktalanıyorum bu yazıda... Ben herkesi çok seviyorum, kimse benim yahut benimle olmasa bile, tüm kimseliğimle... Bir vedayı, bir sebebi, hakkımda ufacık bir iç sızısını dahi hak etmediysem... Çok sıkılıyorum, kafama sık istersen.


0 Yorum:

Yorum Gönder