Ağlamanın Ön Koşulu

Kaderle yarışırken sadece hızlı olman değil, geri geri sürmen de gerekir. Her vazgeçiş geçmiş yolunda açılan bir kuytu olduğu sürece de bu yalnızca kendini karşılaştırmaksızın kazanılan bir mücadele formunu alır. Eski ben ile yeni ben arasında mekik dokuyan insan, yüzüklü parmak gibi şişer ve bu şişkinliği giderebilecek tek bir şey varsa güvendir... Deseniz şimdi bana, e güven diyorsun da sen ne ediyorsun hoca... Alamadığınız her cevap tümörleşir tüm yara kabuklarımda...

Belki de hepsi matematik yüzünden, bir defa dört eden iki kere iki hep dört etti diye, her yakın olan uzaklaşacaklıktan alamıyor kendini... Neden zeminsiz her şeyimiz, diken üstü kırılganlıklarımız, sonra bir de bu kırılganlıkların bizde yarattığı o haller. Biliyorum ben abi, ben bu hissin içinden geliyorum, o yüzden biri bana kızdığında çok haksız da olsa gemileri yakamıyorum; biliyorum ki o an benim yanımda o hali varsa, diğerinin yanında da benim bir halim duruyor, biliyorum. Bu yüzden zor ağlar insan insana.
Léa Seydoux in Zoe (2018)
Acı çekiyorlar, herkes acı çekiyor, şuramda hissediyorum hepsini ama söyleyemem. Ne kadar hissettiğimi bilselerdi, beni acımadığına inandırmak için beyhude bir çabaya girişirlerdi, kimin için? Benim için. Ben ne yapıyorum peki, kabul iyi bir dinleyiciyim ve galiba bazen işe yarar tavsiyeler de veriyorum ama biliyorum köpek gibi bağlı elim kolum. Birine onun için ağladığını söylersen ne olur? Kızım demesin "Babam böyle ağlamayı nereden öğrendi?"

Kimim ben söylesenize bana, tamam Alptuğ Dağ falan ama... Ben aslında insanlarla içre dahi olsa, onların ve biraz da kendimin önceki insanlarımız yüzünden, evet yalnız bu sebepten... Ne kadar olursa olsun hep en fazla yüzde doksan dokuz güvenilebilecek bir adamım; tamam hepimiz hepimiz için öyleyiz ama işte sizin rahatlıkla kabul edip yaşadığınız bu yüzde birlik fark bile hayati benim için...
Ewan McGregor and Léa Seydoux in Zoe (2018)
Çok çok istediğim, aslında en büyük isteğim de olan şeyi asla beceremeyeceğim: Allah'la da konuştum bunu çok, sözel bir cevap vermese de bir gün bir cevap verir umarım. Ona dedim ki, gel sen tüm bu yamacımdaki insanların derdini bana yükle, gün yüzü görmeyeyim razıyım dedim, bir tek bencilliğimse insanların "onlar için olduğumu" bilmesiydi, bana borçlu hissetsin diye değil, sadece başkalarında bir nebze de olsa var olmayı garantilemek istedim, kötü mü ettim? Çekerim çünkü ben, onları mutlu gördükçe onlardan aldığım mutsuzluk seyrelir... İnsana anca kendi acısı ağır gelir kardeşlerim, benim acım ki biri dostluktur, diğeri ise beni acıtmayan dostlarımın çektiği acı... Onları ferah görmek her şeye değer mi? Değer, hele kalplerinde bir üzerlik tohumu olsun varsam, yanında ağlayacak ve çekinmeyecekleri bensem.
Ewan McGregor and Léa Seydoux in Zoe (2018)
Dindiremediğim herkesim şuramda büyür durur, sevsem de mecbur batar, inlemem de yazarım ancak... Ben kimseye kızmıyorum, aslında belki kimse de kimseye kızmıyor hatta kızıyor gibi görünenlere bazı kelimeler söyleseniz orada ağlayacaklar. Biri bende ağlasın, belki sağaltırım. Belki de ağlamaya ihtiyacımız vardır hepimizin bu şişkin sıkıntıyı gidermek için ama utancımız izin vermiyordur, omuz omuza ağlamak çözecektir her şeyi de bugün ağladığımız insan yarın gitmeyecekse tabii, gel de emin ol şimdi.

Biliyorum bu benim suçum değil ama
İnsanların benden emin olabilmesini dilerdim ve benim de onlardan,
Bu işte ağlamanın koşulu, ağlamadan anlattım...
Herkesi görüyorum, içlerindeki kırgınlık gözlerime batıyor da susmaya mecburum,
Herkesi seviyorum, durmaya mecburum...

Ağlamanın ön koşulu bu. Sessiz bir yer olsun, ben ve biri,sadece biz ve omuzlarımız, koşulsuz ağlaşalım çok mu?

0 Yorum:

Yorum Gönder