Kalp Masajı Tereddütleri

Neden bu denli güç ve garip, yani demek istediğim deveye hendek atlatmak falan değil, adı konulmayan, bir var bir yok ve dışarıdan insanı paranoyak, antipatik gösteren o elzem his.
Yani hayatına yeni birilerinin şu ya da bu sıfatla girmesine güç bela imkan tanıyabilmişken bir günün bir vakti ansızın o kişilerden de şüpheye kapılıp belki tüm bu haltların sebebi o kişilere benzediklerini düşünmek, hem de zerre gerekçesiz...
İçime bu tedirginliği koyanın ne olduğunu bir bilsem... Tam yeni bir adım atıyorum rahat ve kendinden emin, derken birden içimdeki o kibarca "ihtiyatlı" kimse fısıldıyor... Kim bilir, belki de herhangi bir sosyal ilişkiye hazır değilimdir ama adım gibi de biliyorum ki böyleyse dahi bulunduğum konum itibariyle bu hazır olmayışı üstümden atmam şart... Çok garip, yalnızlıktan sitem ede ede yalnız ve henüz on sekizinden kocamış bir kurt olup toplumsallığa içten olmasa dahi kafa tutuşum... Dışarıda beni beklercesine dönüp duran tüm bu anti yalnızlık ihtimallerine ise korkudan daha başka bir hisle yaklaşıyorum aslında lakin ad konduramıyorum. Sanırım soğumaktan hallice bir "riske katlanamayış" biçimi olarak yalnızlık bu benimkisi.

"Artık her biriyle ısındığımı hissettiğimde, o sıcaklığa eşdeğer hatta çoğu zaman baskın bir ürperti de sarıyor ta derini."

Az ya da çok fark etmez, tekrar birilerine güvenecek vesaire olmak hatta en çok da bunun kaçınılmazlığı zora sokuyor kanımca süreci; geri geri yokuş yukarı koşmanın zorluğundan tutun, yine geri geri yokuş aşağı koşmanın  kaçınılmaz düşüşüne değin her şeyi barındıran bu sürecin en keskin ifadesi ise: Kalp masajı.
Bilirsiniz, kalp masajı yapan kişinin nabzı masaj esnasında minnacık dahi atıyor ise eks olur, kaldı ki benim üzerinde latin dansı etmeye kalktığım buzun kırılma ihtimali de bir o kadar hassastır ki bu hassaslığını da bizati dünyanın ezeliliğinden alır.

"Kuvvet doğacak bir birliğim olmadan, tırnaklaya tırnaklaya, tek başına kazandığım o gücümün üstüne eklemektense... Ya kaybedersem kalabalıklaştıkça?"

Hadi diyelim tamam kendi başına devam ettim, mesleki hususta ekiplikten ziyade yalnız kurtluğu sürdürdüm; altından kalkamaz mıyım, elbette ki kalkarım, iki kat daha çalışır, daha özenli olurum ve vesaire ama kilit noktada tıkalı kalıyorum: Buna değer mi? Bilakis tek kilitle de sınırlamak olmazdı kendimi, daha önemli bir diğeriyse: Yıllardır umduğum o dostluk yahut aşkları, yani bana yaklaşan insanlarıı tepmek mi bağrına basmak mı? Ortası yok ya bende, hepsi de bunun sıkıntısı.

0 Yorum:

Yorum Gönder