Beni Yeni Tanıyacaklara (Stalk Yazısı)

Selam,
Benle yeni tanıştın şimdi sen, kafanda ilk izlenim oluştu tabii -iyi mi kötü mü bilmiyorum- dibini kazımaya meyledip beni stalk'ladın ve bu yazıyı okuyorsun, öncelikle iyi okumalar dilerim.

İlk olarak bilmeni isterim ki zararsız biriyim, yollarımızı ayırdığımız kişiler dahi şayet biraz kendilerine saygıları var ise onlara zarar verdiğimi söylemez zaten.

Senin beni tanımaya çalıştığın gibi benim de seni tanımaya çalıştığımdan emin olabilirsin öncelikle, hatta her hareketinden sana dair bir mana çıkarmak için olağanüstü bir çaba harcadığımdan da öyle, neyse. "Galiba biraz takıntılı" izlenimi yer etti muhtemelen şimdi kafanda, halbuki bu bir şehir efsanesi; sana bu konuda tek söyleyebileceğim: Canı yanmış, derisi yüzülüp sokağa atılmış bir adamım ve neye dokunursam etimin yanmayacağını bilmek benim için o denli zor ki... Bütün o garip hallerimin sebebi bu, muhtemelen sana da -yeni hayatımdaki diğer pek çok insana olduğu üzere- bir yakın bir uzak davranıyorum ve kafan karışıyor ama n'olursun karışmasın. Açık söyleyeyim korkuyorum çünkü, senden de tabii ama en çok kendimden; tekrar birilerini dostça yahut başka bir biçimde sevmek, birilerine alışıp güvenmek benim için o kadar büyük bir tehdit ki, bunu anlamanı beklemiyorum fakat bil lütfen. Muhtemelen tam sana da gözüm kapalı güvenecek oluyorum bir an için lakin kapar kapamaz da geçmişin o uyutmayan kabusları geliyor önüne gözümün; sen dışarıdan görmüyorsun bilmiyorsun tabii, nereden bileceksin, birden uzaklaşıyorum ve adım belki deliye çıkıyor aklında, dünyanın çoğu yerinde de olduğu üzere...

Bunları neden anlatıyorum sana? Çünkü ben bu korkuyu en derinimden keskin keskin alsam da her biriyle samimileşeceğim anda bıçak darbesi misali, aslında öylesine istiyorum ki birilerine tekrardan güvenmeyi, tekrardan sevmeyi, bir daha geçmişi anmamayı, o kabusları görmemeyi, hayatımdaki insanlara "ha gitti ha gidecek" gözüyle bakmamayı falan... Anlıyorsun değil mi? Ben inatçı ama inadının başkalarınca kırılmasını da seven bir adamım, inadımı kırmasını beklediklerim kalbimi kırdıkları için bile isteye, bugün bu yarı asosyal durumdayım... Eğer samimi geliyorsa sana tüm bunlar, benim bir şeyim olmak istiyorsan gerçekten, bana değer veriyorsan, vermek istiyorsan, ömrünü benimle şu ya da bu sıfatla paylaşmak istiyorsan, sen de benim gibiysen belki muhtaçsan, seni anlayabileceğimi umarak bana yaklaştıysan... Kır bu korkuyla güçlendirilmiş inadı n'olursun?

Çok daha kötüydüm eskiden, karaca karanlıktım inan ki geceden güne, yüzüm gülmezdi, espri nedir eğlenmek nedir mutluluk nedir bilmezdim... Ufak ufak adımlar attım değişmek için sonra, vücudumdaki yaraları iyileştirerek başladım işe, sonra küfretmeyi bıraktım, ideallerim için çalışmaya başladım, kendimi mutlu etmek için çaba harcamaya başladım, gülümsemeyi denedim... biraz insan içine karışayım dedim, ben karışacaktım işler karıştı birden, sanırım bunu tek başıma yapamayacağım, e birinden böyle garip bir yardım istemek de kolay değil tabii, ben de buraya yazdım. Ki bak gocunmam ben öyle şeylerden, çok yardım istedim bu zamana kadar, en çok da fiziksel özrümden, ondan bile gocunmam... Tek bir şeyden gocunurum, yardımı yanlış kişiden istemekten, çünkü bunun acısını faça gibi çektim ki geçmedi hala... Şayet sen de öyleysen geç git yabancı, tanışmadık say alınmam...

Tek başımaydım zaten hep, kimsesizdim, kimsesiz dediysem yolda lastiğim patladığında gelip değiştirecek çok insan vardı sağolsun ama yolda bana eşlik eden yoktu öyle diyeyim; yani sen gelmişsin gelmemişsin çok fark etmez bu saatten sonra emin ol, ha bunu da umurumda değilsin diye değil, vicdan azabı hissedip zoraki sarılma diye söylüyorum bana. Kendi kendime sarılmayı da öğrendim ben onca yıl, bir şekilde işte... Yine de başımı yaslayacak bir omuz fena olmaz doğrusu...

Şunu da çıkarma sakın bu cümleden, eskisi gibi bay keder değilim ben, yanisi sen hayatıma girince seni sürekli bir dertle bunaltmam; esasen dinlemeyi severim ben bakma yazıp durduğumda, anlatan olmadığından o rolü de ben üstleniyorum, haliyle kendi kendimi dinliyorum ve hasta olmamam da zorlaşıyor böylece...
Sen anlatırsın ben dinlerim, ben anlatırım sen sadece kafa sallasan da olur, birimiz düşer diğerimiz koluna girer -ki ben sık düşerim gerçek anlamda haberin olsun- arada bir birimiz kendine zarar verecek olur diğeri saçmalamaması için onu döver falan... Bilemiyorum, esasen kimse alınıp kırılmasın ama benim hiç böyle bir ilişkim yahut dostluğum olmadı ki, o özendiğimiz dizi dostlukları falan hak getire. Yine de şunun garantisini verebilirim inanması güç de olsa: Bana takıl hayatını yaşa, hayatın anlamı kalsın damağında.

Neyse gevezelik ettim, biteceği yok bu yazının, bari ben keseyim,
Şayet benden bu uzun yazı dolayısıyla kıllanmadıysan ve yoldaşım olmaya kararlıysan,
Hoşgeldin.


0 Yorum:

Yorum Gönder