Yeni Garibiyetim

Garip bir hayatım var okuyucu, ben de bilmiyorum ki... Çok daha normalleşti her şey, yaralarım iyileşti (fiziki olanlar) ve yüzüm güleçleşti, yalnız adam senfonisi galiba sona erdi... Bir de o ansızın kabuslar olmasa geceleyin, alakasız bir yerde alakasız birini yüzü, sesi, bir yerde çalan bir şarkı, hatırası olan bir obje de çıkmasa tam olacak karşıma ama buna şükür... O "Kötüyüm, karanlığım, çirkinim." dediğim günlerde değiliz, şimdilik.
Yine de düşünmeden edemiyorum, fazla mı çırpınıyorum; on tane topluluğa üye olmam, gördüğüm neredeyse bütün yarışmalara katılmam, devamlı hocaların gözüne girmeye çalışmam vesaire... Boşlukları doldurmaya çalışır da beceremez gibi bir halim varmış onu fark ettim.
Karanlık sokaklar,yalnız bir adam Yürüyor yollarda ardına bakmadan Takılıp düşse de kendi başına kalkacak Ve ona hiç kimse bakmayacak
Hafiften tartışır gibi olduk bir arkadaşımla ama kötü bir durum yok, iyi de oldu hatta; son dönemde egoist gözüküyormuşum dışarıdan onu fark ettim, halbuki içinden kendine sürekli "Sen bir hiçsin!" diyen de ta kendim. Onu suçlamıyorum, yanlış anlamıştır belki ama bu defa da hatayı kendimde arayasım geliyor, bu sefer nerede yanlış yaptım?
Bitmeyecek değil mi, kendimi oyalayamadığım için her gördüğüm şeye atlıyorum di'mi? Çok neşeliyim, hakikaten de neşeliyim, beni tanıyamayacağınız bir neşe içerisindeyim fakat bu neşenin, misal kendimle alay edip zevk alışımın derininde sanıldığının aksine erdem değil acı yatıyor. Acılarıyla dalga geçmeye cesaret gösteren adam gün gelip ipin ucunu kaçırıyor ve sonuç ortada: Dışarıdan abartılı şakalarla bezeli, ciddiyetten uzak, hala çocuk kere çocuk biri.
Belki de böyle kalmalı ha ne dersiniz? Bu yorumu yapan arkadaşım hiçbir şeyi bilmiyor neredeyse, bilmesin de zaten; birine acın aç ki acın olana değin derler, demezlerse de ben dedim... İnsan bilince o eski hali, o yaraları, o her gün ağlamaları, neredeyse içe bakan bir göz oda harici yaşam sürmemeyi, ağzımı dahi açmadığım vakitleri... Çok da koymuyor esasen, eskiden de birileri deli derdi yine der en fazla, kaldı ki müteşekkir olurum ne yalan söyleyeyim bu devirde. Bu defa da gülüyoruz diye ölürüz, içi kof gülüş olmasın kafi.
Yine de duramam gibi geliyor, bir dakika bile soluklanamam sanki, her an bir şey peşinde olmalıyım, kovalayanım var sanırsın geçmişten, dört gözle bekleyenim var sanırsın... Sanırsın ama aldanırsın.
"Kimsesiz, zavallı" dedirtmez kendine Ağlayıp sızlamaz dertleşmez kimseyle Karanlık sokaklar,yalnız bir adam Yürüyor yollarda ardına bakmadan.
Hep dediğim gibi böyle geldim böyle giderim, bu yaştan sonra her iki manada da arkamı dönemem kimseye, tırnaklarımla kazırken de tek başımaydım... Belki de bu düşüncedir beni böyle hırslı bir it haline getiren. Başarı değil ki benim derdim, hiçbir zaman da olmadı, belki de o yüzden Özcan hocanın övgüleri çok çok hoşuma gitse de tatmin olmuyorum kim bilir...
Eğer derdimin ne olduğunu hala söylemem gerekecekse iş işten geçmiştir zaten, gömersiniz beni biter, Alptuğ kaçar. Kayahan'ın da dediği gibi olur inşallah; yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz, buluşalım, buluşmalıyız... N'olur.

0 Yorum:

Yorum Gönder