Kırık Kalpler

İnsan kırıldıkça yeni bir benlik filizlenip, bu olurken seyirci kalanın ise aşık olduğu bir rivayettir, değilse bile şu andan itibaren öyle...
Tam karşınızda kırılan bir insanı sevmek çok kolaydır, nedenini tahmin etmek ise o kadar zor değil; normal şartlarda insanlar birbirinin yarasını görmeye dahi tahammül göstermez iken, eğer ki siz biraz da hisli biri iseniz; biri karşınızda kırıldığı vakit çırılçıplaktır, ayakta durmak için uydurduğu yalanlar yoktur, gözlerinin yaşı vardır; kendini korumak için çektiği gardı yıkılır, gözüne baksanız kalbini görürsünüz. Bir insanın en temiz hali, en sevilesi hali kırgın halidir; ama bunun içten içe ona acımakla falan alakası yok; hani özünde böyle biri değil falan denir ya, kırılan insanın özü gün gibi ortadadır işte, çekip çıkartmasını bilene...

Kalbi kırık insanla geçirilen bir an dahi onu tanımaya eşdeğer olabilir,
Çünkü bazen kırk yıllık anı, gözyaşı olup akabilir;
Sarılmak ise tam bu sebepten önemlidir,
Zira hiçbir teselli, yumuşak bir ten tesirinde değildir.

Ah işte ben de hissederim bunu, kimileri vardır pek kimsenin sevmediği, ki huyları da ortadadır; bense hala derim aslında o öyle biri değil, şartlardan dolayı, biri el uzatsa değişir... Kimse bana inanmaz tabii, çünkü sebebini bilmiyorlar, çünkü onlara söyleyemem; çünkü birinin kırgınlığını başkasına açmak, sırrına ihanet etmek gibi bir şeydir. Keşke kırılanlar kırıldıkları an onları görüp anladığımızı bilselerdi, ne mutlu olurlardı; belki de daha mutsuz olurlardı, bazı insanlar öyledir, bam teline değenden ürker. Haklıdırlar da, düşünsene, biri geliyor, vaktinde senin böyle canın acıdı diye sana söylüyor; o sana bunu yaranı sarmak için söylediyse bile senin onu yanlış anlaman da gayet normal, sanki seni senden çalacakmış gibi. Böyle karmakarışık yazıyorum ama bilmiyorum anlatabiliyor muyum.

Kırık bir kalp beklerim,
Anlamak ve anlamlanmak adına;
Ne var biraz özveri,
Az empati beklerim.

Kalbi kırık insan en güzel dosttur, kalbi kırık insan en güzel yardır, hatta kalbi kırık insan en güzel ailedir; kalbi kırık insan anlamaya elverişlidir, kalbinin kırık olduğunu anlayıp ona çıkarsız yönelen ise zaten öyledir; bu iki canın oluşturacağı herhangi kuvvete kim niye dur der, diyebilir mi? Ömrümü gördüğüm yaranın üstüne kapanmakla geçirdim, bunun bana zararları da oldu, o yaralardan yara olmayanlar vardı, yaraladıkça yaraladı ama iyileşemedim, sarmaya yeltenenim olmadı, kendi çapımda kuruttum diyelim... Neyse.

Bir yaraya merhem olduğumu hissetsem kafi,
Öyle ki yara yaraysa ve ben hakiki merhemsem;
Yaralının bir tek lütfu şifa da eyler beni,
Yarası iyileşip benim yuvam da kesilir.

En güzel yanı da, kırgın insan kendini bile kandıramaz, canı yanıyordur ama benliği etrafını boylu boyunca sarar, kendi masumiyetini hisseder; bazıları ona acı verenin bu masumiyet olduğunu düşünerek kendinden utanır ve kirli bir hayata adım atmaya niyetlenir, halbuki ne yaparsa yapsın içindeki o çocuk hala sevimli, hala duygusal, hala çocuktur. Ben o çocukları görüyorum işte herkeste, bu yüzden kolay kızamıyorum artık, bu yüzden her şeye "ben yanlış anlamışımdır" gibi öztemkinle yaklaşıyorum; bana bunu yapan var mı? Yok. Aslında bunu yapmalarına gerek bile yok, benim sulu gözlü çocuğum hep baskın, hep dışarıda; onu içeride sananlar bizi yargılara boğanlar, bizi yargılarında, kendilerinde boğanlar, boğduklarının farkında dahi değiller çünkü onların başkaları var, biz biziz, başka da bir cacık değiliz.
Örneğin ismini vermeyeceğim bir kız arkadaş var, bence iyi biri, hatta bazen beni tek takanın o olduğunu dahi düşünüyorum, ki buna dair örneklerim de çok; lakin insanlar onun için ağıza gelmeyecek yakıştırmalarda bulunuyorlar, herkesle çok samimi diye; bense onun içerisinde çok sevecen bir insandan dahasını göremiyorum nedense, bu insanlar neden onu bir türlü kabullenemiyor, kızcağız ise bunun ya farkında ya değil ve ikisi de birbirinden zor durumlar. Bu insanlar bizi neden kabullenemiyorlar, yarası açıkta olanı, kapalı olanı, neden kimsenin yarasını üflemeyi denemiyorlar?! Şimdi siz diyebilirsiniz ki ya haklılarsa, diyebilirsiniz ki sen daha önceden sırf bir iki yara saracağım sevdasıyla dostlarını kaybettin ve o yaralar sana çoğaldı; kısacası şimdi bana her şeyi diyebilirsiniz, peki yaramı sarabilir misiniz?

Bu yazının bir bitişi yok, üzgünüm,
Bu yazı zaten yeryüzünde ilk kalp kırıldığında onunla birlikte paramparça olmuştu.

0 Yorum:

Yorum Gönder