Muhteris

Tutkuyla yapılan işten emin olmak gibi bir kaygı barındırmazsınız,gözünüz kapalı yola çıkabilirsiniz;benzersiz bir niteliktir çünkü,bundan iyisi Şam'da kayısı dedikleri cinsten işte.Aşkın da gayet yüce temellerinden biri muhterisliktir,yanisi muhteris olmayan kişi ancak kısmen aşık olabilir;öyle olmak demek her gün ellerinde çiçekler,odalarda mumlar,romantiklik fışkiyesi gibi dolanmak değildir;bir muhteris haddinin de ötesinde,gazap gibi sessiz bir ciddiyet barındırır,çoğu zaman belli olmamaktan yanadır yani.Tutkun olmanın aslı,bir şeyi bir şey gözetmeksizin gözetmektir zira...
Bir şeyin yahut birinin muhterisi olan kimse bunu ondan saklama ihtiyacı hissederse şaşılmaz;kaçtır rast geliyorum muhteris olunan hep gidiyor,ki kaçmak da değil mesele.Herkes sevilmeye alışkın değil malum,ha bir de yirmibirinci yüzyıl diye matahlaştırma çabalarına girdikleri devirlerdeyiz ki insanlar her şeyin ardında bir bit yeniği arıyor ister istemez.Tamam bunu da geçin size çok daha basit bir sebep sunayım;muhteris,tutku duyduğu kişi üzülmesin diye de söylemez en çok;düşünsene sen burada biri için ölüp bitiyorsun mesela,ama neşesi de değiyor;patavatsızın biri gitse söylese böyle böyle diye,onun tadı kaçsa,senin dalın kırılsa...Hoş mu?değil,bilmemesi hoş mu?değil,demek ki tutkunluk zannedildiği gibi hoş,bir anlamda da kolay mı?asla...

Özellikle de bir insana değin duyulan tutku mutlak titizlik gerektirir,hadi o insan kendine titiz değil sen gibi;tutsak olur,rahatsız olur,belki de kendinden nefret etmeye bile başlar;hem bi'de derler işte sakınan göze çöp batar.Sen ey muhteris,onu pamuklara sarıp altın bir sandığa saklayıp sandığı kalbine gömebilmek isterdin değil mi,ama işte o isteyecek mi?Bu muhabbetin üç cümle ucu kıskançlığa varır,kıskançlık iyidir ve de kötüdür tartışmasız;bir dozu olduğu kesindir ama asla aştım aşmadım muhabbetine girilemez.
Diğer tarafına da bakınca,yalnız onun isteği ve iyiliği eşleştiğince her türlü fiile,fikre ve dahasına,sonsuz,kusurlu da olsa sorunsuz itimad etmek(ama asla itaat değil)Bu istenen noktadır işte,bu demektir ki "Ben seni seviyorum,sen sevmiyorsan da n'olur benim seni edebileceğimden daha mutlu olasın",bir kısmı da susmaktır bu cümlenin,çoğu zaman da baştan sona.Kendini hiçe saydırmaktan ziyade kendi olmayı tutkulaştıracak derecede bir tutku olarak birini sevmek,işte bizim aşina olduğumuz da bundan ibaret...

Türküdeki gibi bir güzele meyil etmek,kendini muhterisi bellemek kim ne derse desin hoş meziyet;fakat ben misal,ona çeyrek laf olsun etmedim,varken mesudum yokken normal,onu kandırdığım düşüncesi ziyadesiyle yorar aklımı arada bir,aşığım,tutkunum,falanım dersem de kaçar belkim;çokça gözümden dahi sakındım,dikkat çekecek oldum da caydım.Kıskandım,kendi kendime bir hal ettiğim bu işin neticelenmeyeceğinden ötürü geri kalan dünyanın tümünden kendime acına acına belkim,sessiz ve zararsız,olması gerektiğince.Bilmeye hakkı çok ötesi boldur ama,ben,zatım öyle muhteris bir sevdalıyım ki daim boynumun sol bir çukurunun kuytusunda kaybetme korkusuyla yaşarım;kayıp ki ölüm,kayıp ki gitmek,kayıp ki güvenmemek,kayıp ki sevmemek,kayıp ki incitmek;bunlar olur ona,o benden kaybolur,ben kendi irademle,iradem de kendince,muhterisce bir tutkuya mahsus kaybolunur...

Yazıyı bilmem ama başlıkla özdeşleştirdiğim bu hoş şarkı da şuan sizlerle...

0 Yorum:

Yorum Gönder