Gına

Kadere itirazım yok tabi,başa gelen çekilir,hükme rest çekilemez;ama bıktım be,gına geldi.Bu derdi başıma ben açmadım,biraz da bu yüzden egzersizi,ameliyatı,hastanesi,tedavisi bilmem nesi,hepsinden bıktım.Bu konuda adı edilebilecek bütün klişeleri ezberledim;"Kendi iyiliğin için","Mecbursun" falan filan...
Ömrünün sonuna kadar yok skolyozu yok bilmem nesi,hepi topu kaç senelik ömrümüz olacak zaten,onun da yarısı bunlarla.Bu derdi kendi başıma kendim açmış olsam eyvallah diyeceğim,cezadır,şudur-budur yapacağım bir şekilde.Ama nasıl da dokunuyor tahmin edemezsiniz,bunları yapmak zorunda olmak,geçmiş ve geçiyor olan 16 sene ile gelecek olan zamanın tamamında bir şeylere kendi hatan olmaksızın şartlı olmak.İyiliğim nerede benim abi,bir yerden sonra artık tamam,hiç bir şeye gerek yok deneceğine zerre inancım olsa,ama yok işte.Yapsam ne yapmasam ne fikri geçiyor aklımdan özellikle son zamanlarda;"Ömrümü rahat geçirmem için" olan bu şeyler,yaşamış olduğun ömürden hayli götürdü,rahat geçecek bir ömürden ne kadar kaldığı da meçhul zaten...

Hem hadi her şeyi ezdim geçtim,tamamen her şeyin bitmiş olmasıyla şu anım arasında pek de bir fark olduğunu zannetmiyorum;alıştım da bu hayata 16 senedir,artık bir şey eksik,farklı ya da o tarzmış izlenimine kapılmam neredeyse imkansızlaştı;bazı ufak pürüzler?hepimizin hayatında var zaten mühim değil,üstüne üstlük ha bugün,ha yarın hepimiz toprağa gömüleceğiz ve toprak beni "Yok bunun kasları bozuk" diye kusmayacak nihayetinde;biraz noksan gitsek kaç yazar,orada da mükafatı varmış zaten;ben de bir gazi sayılmaz mıyım?
Sayılsam da sayılmasam da fark etmez gerçi,yine bi'tutam olsun yanacağım zannımca...
Bir de bu işin yapmadıkça daha kötüye gitme gibi bir uyuzluğu var tabi;biraz inançlı olmasam hınca hınç isyan edeceğim;ki haşa isyan etsem dahi bir Allah'ın kulunun da haksızsın diyecek yüzü yoktur bunda.İnsanların beni anlamasını beklemiyorum,hatta bunu umursamıyorum bile;yalnızca beni anlayamayacaklarını ve anlamadıkları şeylerin var olduğunu bilmelerini istiyorum.

Bir sabah kalktığımda da bitse,çalış-didin,emek ver,oraya-buraya git,onu-bunu yap olmasa.Ben üşengeç değilim,yalnızca gına gelmiş biriyim;standart bir insanın umurunda dahi olmaması gereken şeyler benim hayatımın merkezine kondurulmuş durumda,yine bir klişe olarak "Ne yapalım elimizden bir şey gelmiyor" var tabi ama,bu da benim haklı yakınmama engel teşkil etmiyor,bıkkınlığımı da engellemiyor ne yazık ki.Şimdi beni tanıyan insanlar "Çok mu yapıyorsun ki bıkıyorsun?" gibi haklı bir çıkışta bulunabilir elbet,buna karşılık onlara daha önce bir şeye şartlanıp şartlanmadıklarını sorarım.Fiile geçirmesem bile bu şartlanma tahmin edemeyeceğiniz kadar her an zihnimde,buysa bir ızdırap,işkence;bir yerde ne kadar eğlenirsen eğlen sürekli eve geri döneceğini bilmenin hüznüyle yaşamak buna örnek gösterilebilir belki...

Bu bir şeyin cezası falan değil onu anladık,peki ya gerçekten yapmak zorunda mıyım?Şuan içimdeki hisleri het ve herkesin algılayabileceği şekilde izah edebileceğim bir yol mümkün değil,o yüzden nereden bakarsanız bakın gevelemek oldu bu yazı,hele ki benim için klasik;çünkü bir şey değişmedi,yine yakındım ve bu yazı bittiğinde yine devam.Ama bu yazıyı yazmak zorundaydım,bunun gibi tonlasını yazmış olsam da;çünkü babam kızlara kafa yoracağına bunlara özen göster falan dedi,zaten yedi yirmidört istesem de istemesem de tüm bunların aklımda olmasının ve nasıl çekilmez bir şey olduğunun nasıl farkında olabilirdi ki;sanırım yalnızca yazdıklarımdan bir izlenim oluşturabiliyor,işte bu yüzden yazdım;okur-okumaz,ulaşır-ulaşmaz bilmem ama yazdım;neyden bahsettiği hakkında da hiçbir fikrim yok bu arada...
Her neyse işte,bay...

0 Yorum:

Yorum Gönder