Sayın Monroe

Vantilatör bile bazı insanlardan daha etkili gelmeye başlamışken başıma geçen tek şeyin güneş,yuttuğum tek şeyinse deniz suyu olmadığı gerçeği niyedir..Hep bir ufuk,hep bir gerçekleşmemiş özlemi,göktaşı yağmurlarını dahi kaçırabilmişken henüz varmadığı duraklardan kaçmamış trenlerin ardından koştuğumu sadece bu gibi dizelerde kabullenebilmek de benim kötü huyum işte...
Bu jazz beni öldürüyor,yani sigara bırakma seti satanlar bile geri dönüp ararken bu hayli özgüvensizlik ve süregelen türlü sezgisel imtihanın neticesinin de henüz açıklanmamış olması gibi buruk ve boktanlık mevcut...
Kime hesap verdiğini unuttuğun sorgusuz sualsiz geçen beyhude zamanlar,nereye havalı,ben miyim dük,benim nerem centilmendir sayın Monroe..Cidden yapmayınız,kokain değil bu,zenci değilim ben,yapma işte bunu yapma,hangimiz kaybediş?Seviş seviş seviş...

Uf bebeğim uf,sineklik gibi gerekli ve gereksizlik,hep de pişmanlık ve daimi eylemsizlik.Yani senin yok ama benim var,sevmek gibi ba(ğ)zı prensipler;retro diye çıldırma kelebek,soba da gayet ateşli olabilir...
Kırlent kadar sevimlisin ama anlayamazsın bu nedir,bilsen uçarsın çünkü çok güzeldir,o da sensin...
Yani sana kızmıyorum,aksine meşru ve demokratiğim sana karşı ıssızlığıma kenetli gözlerini göremediğim kadar ıssız haldeyken bile..Affolasım var afiyetinde,Afganistan mecburiyetinde ağlayan kaderli kara çocuklar gibi görme beni ama ben de onlar gibi inanıyorum barış gibi de sana...

Sayın Monroe şuh kahkahalarınla beni germe rağmen ki olmana samimi..Güvenemiyorsam sana değil uçuşan eteğine bir de.Sen her ne kadar ölüsün,parapsikolojiye dahil değilken benimle olamazsın.Seveceğim kadının canlı olma ihtimalinin olumsuzluğunun en olumlusu drn olduğun için seni seçtim zaten bu defa..Dönemsin ama geri dönemezsin,tıpkı eski sevdiğim gibisin lakin sen eskimedin...

0 Yorum:

Yorum Gönder