Başka Türlü

Öyle gelişseydi öyle olacak şeyler o kadar çoktu ki belki de bu bizi kahrediyordu pişman olmaksızın...Yanlış yer yanlış zaman gibi değil de,başka türlü olsaydı gibi..Anlatabilir miyim bilmiyorum yani bu his senelerce ve hayli de yük;bir kuş tüyü düşün üç ton basıyor.Olay sadece tesadüften ibaret,tesadüf diye bir şey de olmadığına göre b*k atabiliriz kadere..Sizi bilmem ama ben bazı insanlarla karşılaşmamış olmayı diledim,başka türlü karşılaşmayı da;işin özü,ben de herkes gibi bazen,birilerinin hayatında daha başka bir yere ait olmayı deli gibi diledim sadece...

Ama iyice de düşününce işlerin bu türlü ilerlemesi,ilerlemiş olması o kadar da kötü değil;hatta kötü bile değil,sadece iyi değil.İnsanın özü budur,doyumsuz olmak derler ama yanlış;asıl özündeki iyi arayışıdır,iyi ve kötü insanların oluşmasıysa sadece iyiden ne anladıklarına bağlıdır geniş açıdan..Yani kötü bir adam,işler başka türlü gelişseydi iyi olabilirdi ama içindeki anlayış değişmediği için elbet bir gün ansızın patlak verirdi...
Yalnız bazı istisnalar da var ki,anlayışı değiştiren işler oluyor,hisleri ve duyguları,ki biz mucize diyoruz buna.Aslında mucize değil,sadece bazen oluyor ve bazen olmuyor o kadar,neticede o da hayatın içinden bir şey olduğu için bilinmezliğini korumak zorunda.Zaten binilecek trenin gelip gelmeyeceği belli olsa hayat sanıldığı gibi tatsız olmazdı belki,ancak daha da sert ve yıkıcı olurdu o kesin...

Zamanın unutturmasıysa aynı bu mantıkta bir şey,ki ben böyle bir şeye rastlamadım;doğru ya,zaten kim bir şeyi unuttuğuna tanık olabilir ki,cüzdanını evde unutmaktan daha öte şeylerden bahsediyorum elbette,öyle işte...
Şuan dinlediğim şarkı mesela''Sevmek bir ömür sürer,sevişmek bir dakika''Tıpkı bunun gibi,yani seviştiğini unutabilirsin ama sevdiğini,sevdiğin insanı değil seviyor olduğunu unutmak bir devrimdir Nazım'ın da onayladığı üzere,ama şöyle bir durum var ki;sevilen sevilmeyi hak ediyorsa bu bir devrim değil küstahlıktır,pervasızlıktır,hıyarlıktır...
Böyle anlattığıma bakmayın,aslında her türlü(yani ben bunları yazsam da yazmasam da)olması gereken oluyor,bize düşen tek şey yapmamız gerekeni yapmak..Yalnız bu meçhullük dokunuyor bazen hayatta,olması gerekenin neden o olduğunu bilmemek ve daha da önemlisi,neden istediğimiz ya da hissettiğimizin o olması gereken olmadığını bilmemek koyuyor adama...
Sonuç olarak bütün insanlık boyunca çekilen yegâne acı,mecbur olduğumuz,dünya hayatı boyunca da asla ötesine gidemeyeceğimiz cahillik...

Hislerimiz var,genelde acı çekiyoruz ve sınavın bir parçası olarak mutlaka cahil gelip cahil gidiyoruz,bildiğimiz tek şey adı ve o da''Kader''...
Diyor ya bir şarkıda da''Söyle,aradığın aşkı buldun mu söyle...''Hayatımızın etrafında dönüp durduğu şeyler de sadece böyle şeyler,çünkü olması gereken bu,öte dünya önemli lakin bu dünyaya da göstermemiz gereken çaba aşikar,hele ki bu dünyadaki gerçeğimizin bu olduğu düşünülürse.Bir şeyler arayıp,bulmak için çabalamaktan ve bulunca iyi hissetmekten,bulamayınca daha çok aramaktan daha fazlası olmadığımızı ben de biliyorum,herkes biliyor..Ama göründüğü kadar basit değil,bunun da tek bir sebebi var,her şeyin bir sınav olduğunu düşününce bu sınavın en büyük parçası ve aynı zamanda sınava da dahil tek gerçeklik duygular ve hisler,her şey tam olarak sınav değil çünkü duygular aldatmaca olamayacak kadar bizden ve bizim...
Final olarak;duyguların gerçek oluşu bildiğimizin de bir öneminin kalmamasına varıyor ki bu sürekli bir mucizedir,ne mutlu ki bir insan duygularına sahip çıksın...

0 Yorum:

Yorum Gönder