Sevdiğim sözü tutmak için gerekli sana sahip olmak benim vazifem mi,ihtiyacım mı?Ne olduğunun önemi olmaksızın sen yoksun ve ben yalnızca bunu tartışabilecek kademedeyim kendim için... Şuna bak,yani hayatıma;kazara yenilmişim sana çok evvelden,sana bu savaşı kazandırmanın bir halt olduğunu zannedebilecek bir cömertlikle...Açık net kabul edilemez olan benim hayatım şuanda,rastlantısal denklemlerle yoluna koyulmuş gibi gözüken,tekdüze görünümlü çok yönlü hayatım;belki her şey yolunda evet,peki sen nerdesin;ya da biraz eksiklikten söz edelim,senin bu eksikliğin zamanla her tarafı bertaraf etmez mi dersin?Otur ve bir daha düşün öyleyse,gelebilmek için hala zamanın var çünkü hem ben daha ölmedim hem de tahammülüm çok derin... Sana suç bindirmek dimi bu yaptığım,sana kabahat bulmak;belki de senin de beni en az benim seni aradığım gibi aradığın ve beklediğim gibi beklediğin şu anda.Ne yapayım her yolu deniyorum gelirsin diye,sana kızıyorum,küsüyorum,sonra affedip şans veriyorum,davet ediyorum;aslında bakarsan oyalanıyorum işte,bir şekilde geçiyor zaman ve ben sana kavuşmayı bekliyorum.Sana dair yaptığım hiç bir şeyden haberin olmadığının farkındayım,varsa da üstüne alınmadın,ya da onu bile yaptın ama içinden bir ses sana "saçmalama" dedi çünkü haklı olarak endişelerini bastıramadın.Ama yine de,şuan öyle bir şey olmadığı konusunda eminim ama olur ya sana karşı en ufak kötü bir tutumum olduysa özür dilerim,gelirsen... Ben sadece senin gelmeni bekleyen bir efendiyim,ufak-tefek bir yazarım,sözelci bir lise öğrencisiyim;unutmadan,ben nasıl sözeldeki bölüm azlığına ve sosyolojideki iş belirsizliğine karşın kafa tutuyorsam seni de öyle bir dirençle bekliyorum;çünkü sen geleceksin ve benim bir işim olacak,nihayetinde seninle evleneceğim gelirsen.Bunlar olmayacaksa zaten kesin mi kesin öleceğim,o zamana kadar da şimdi olduğu gibi öyle böyle yaşayıp gideceğim... Sen gelsen de gelmesen de bir şekilde varım ve bu hafif acı verici de olsa kafi;lakin ben bir şekilde değil,o şekilde var olmak hatta var kalmak istiyorum;elbet yüzyıllarca var kalamam hatta bana sorarsan ne yazık ki dünyanın bile o kadarlık ömrü yok ama,senin gelmen bir nebze daha meşru kılar beni kendime,gelirsen.Ben sevmeden yapamıyorum,sevilmeden de yapabilmek isterdim ama olmuyor işte... En büyük hayalimden belli değil mi zaten;bir kadını anne-babasından dahi çok sevmek,sevebilmek,ki o da yalnız sen gelirsen mümkün...Yapamasam da biraz yol katetmiş olarak haklı bir çaba ve gururla yaşar ölürüm sorun değil,sen sevgimden faydalan da gelip... Gelirsen gelirken çikolata da al olur mu,şu kare olanlardan hani;bir de elinde bir afla gel mümkünse,ardımda bıraktığım seneler yatışmıyor artık pek... Kısa kesmek gerekirse son olarak; Keşke diyorum,hayallikten somutluğa teşrif etseydin biraz;etseydin de,ısınsaydım kafiydi biraz.Ama hala bir ihtimali var tabi gelirsen,bekletme gel...
İtiraf vakti; Keşke o ilk reddimden bu yana reddedilişlerimin bir başkasının gelmesi için önümü açtığına yürekten inanmak için sebebim olsaydı.Bu sebep yeterdi mesela bana,beklerdim;ya da ne bileyim şunu yaparsan o beklediğin kişi gelecek diye bir garanti sunabilseydi hayat,emin olun yapardım;İslam için bile Kur-an indirilmiş abi,neden senelerdir beklediğim hayatımın kadını için herhangi bir işaret gönderilmemiş?Aslında işaretler var gibi ama artık sahiden varlar mı yoksa kendimi mi kandırıyorum emin olamadığımdan delirmekten korkuyorum.Bir defasında sınıfta ayağımın altına gelen bir sakız falı kağıdında onun geleceğine dair bir şeyler yazıyordu ve ben sadece o fala ayağımla bastım diye bunu bir işaret kabul ettim;o kadar da değil mi dersiniz,yoksa mucizelere hala yer olduğu kanaatinde misiniz? Sizi bilmem ama ben yoruldum,çünkü beni okumakla tahmin edemeyeceğiniz kadar zamandır yine ummayacağınız zorluklarla bekliyorum... Keşke hayata senet falan imzalatmak mümkün olsaydı,o kadının gelip gelmeyeceğine dair,geldiğinde senedi yırtıp atsaydık.Gelip gelmemek dedik ya en çok koyanı da bu,bir şekilde bilebilsem geleceğini,ölüme kadar tek solukmuş gibi beklerim şuan ve önceden de yaptığım üzere;ama hayat bu işte,hiç gelmemek gibi bir ihtimali de var ki ara ara soluk boruma kaçıyor... Kendi adıma eminim her şeyden,benim yaptığım ve elimde olan her şeyin gidişatından bir şekilde haberdarım.Diğerleriniyse Allah'a bıraktığım için rahatım evet,ama rahat olmama karşın içim de bol bol yolunuyor işte bazenleri,üstelik bundan tek kurtuluş onun gelmesi olacak ve eminim hanfendinin ne bundan ne de benden haberi dahi yok... Hadi tamam beni de geçtim,bari onun benden haberi olsun,en azından benim onun varlığına inandığım gibi bana inansın.Yalnızca bu işte,bu kadarcık.Ama ne yazık ki hayat bize bizi bile söylemiyor ve kader diye yollara düşüyoruz;bense şimdi bu yazıyı yazmanın aslında hiç bir işe yaramadığının farkındalığıyla hayal kırıklığına mı uğrayayım yoksa sanki kendi kendimi teselli etmişcesine umutla mı dolayım? Beni boşverin de,ben tüm bunları düşünürken siz,sahip olduğunuz insanları kaybetmeye çalışmayın...
Abi siz manyak mısınız pardon da;kadınlardan korkulur mu hiç,en fazla endişe edilir.Mesela ben kadınlardan korkmadım hiç,ne zaman sevsem söyledim,içimden gelse şiir yazdım,toplum içinde olmasa da ağladım.Endişe ettim,başta kendim için;zira o kadınlar sevgime,aşkıma ya da adı her neyse ona karşılık vermeseydi kendi başıma toparlanacak biri değildim.Umduğum gibi de oldu zaten,ama bir şekilde bir şeyler becerdim işte.Sonra onlar için endişe ettim,dua ettim onları benden çok seven biriyle bir olsunlar diye,en azından bunu başarabildim... Bir kadını kaybetmek mesela,sizin olmayan bir kadını kaybetmekten korkarsanız herhangi açılardan kötü şeyler yaparsınız ve bunun sonu gelmez;lakin onu kaybetmekten endişe ederseniz sürekli kendinize dönersiniz,hatayı kendinizde arar ve bir diğer deyişle adam olursunuz... Sizin olan bir kadın için de bunlar geçerli,her ne kadar "sizin olan" tanımı yanlış bile olsa,mazur görün artık..Benimsemek vardır,sahiplenmek vardır,bir de farkında olmadan esir almak;kıskanmak benimsemek değildir,çünkü içinde güvenden ve sevgiden çok aitlik barındırır.Ve aşk,"benim" değil de "benimle" demeyi gerektirir;iki hayatı birleştirmek,birini diğerine benzetmek değil ortak paydada buluşmaktır.Korku kıskançlığı ve kıskançlık kaybedişi tetikler,ama hak edilmiş bir biçimde... Bir kadını da geçtim,bir kadın var olmaksızın kadınlardan korkmak demek kalbi katılaştırmaya sebebiyettir;endişenin ise bir çıkar yolu vardır,kalp daha bir yatkın ve ikna edilebilirdir içten içe.İşte ben aylar öncesinde kadınlardan korktuğumu size söylerken aslında endişe ediyor olmasaydım,ben değildim.Hayatın bazen iteklemesi gerekiyor anlatabildim mi,bu mevzuda da kadınların;lakin onlar bunun farkında değil ve ben de artık üstelemiyorum nedense... Gerçek kadınlar,ruhunda da bir kadın olanlar istese de istese de size zarar veremez zaten,göze alabilir ama mümkünatı yok beceremez;bütün insanlarda böyledir aslında ama bilirsiniz erkekler böyle gerçekleri daha fazla gömerler.Aksi olmasını da istemezdim ne yalan söyleyeyim;çünkü benim seviyor olduğumu saklayamamam kaos yarattı bazen,ama beni sevip de benden saklamayı bilen bir kadın olsa bu ikimize de yazık etmek olurdu...
Saat 5,akşamüstü 5,yani 4'ü 48 geçiyor ama 5 işte ne lüzumu var.Küsürattan sayıp atladığım o 12 dakikada ne yaşanabilir ki zaten;aşık mı olacağım,ölecek miyim,bu metin bir şekilde son mu bulacak?Benim aslında bu soruların cevaplarına ihtiyacım yok.Hem zaten yaşadığım bile yerli yerinde bir merak konusu,ama alıştığınız anlamı kastetmiyorum burada,ne onu ne de türlü pesimistik şeyleri.Bugün kendimi yazıdan bir adam olarak düşündüm,evet yazıdan;şu anda bile hepinizin okuyup okuyup bir başkasına atladığı ya da okumaya üşenip kapattığı şu yazılardan.Çünkü siz bunları okurken benim yazdığımı akıl edebilecek kadar aklı başında,lakin tüm bunların arkasında bir insan,yaşayan,ya da buna benzer her hangi bir şeyi düşlediğinizde şaşıp kalacak kadar aklı havadasınız... Sizce ben hayal ürünü müyüm,ya da daha sofistike bir soru dilerseniz de;hayal gerçekten bir "ürünüm" mü benim?Eğer öyleyse hayal kuranlara boş insanlar,hayallere de boşluk gibi bakanlar bakar kör falan mı? Şu anda saat tam olarak 5 ve ben bu ufacık metni 12 dakikada yazdım,bütün bu 12 dakika boyunca yediğim tek halt buydu ve ben bundan gurur duydum;yeterince işeyaramaz bir adamın hayata çektiği bir restten daha alelade bir davranış olması mümkündür sanki bunun,ben de biraz uçarıyımdır göründüğümün aksine,öyle olmasam her sabah kalktığımda aynı beni yine nasıl elde edecektim istisnalarla... Burada yazanlar kelimesi kelimesine benim hayatım,başka da bir şeycik değil,bütün bunları görmeyi,okumayı,okurken ağlamayı bile göze alarak insanların içten içe bana yaşanmamış gibi bakması üzücü açıkçası,aşırı dozda samimiyetten artık bir romandaki başrol gibi oldum,burada yaşayan ve gerisi olmayan(yani buradan bakınca)İşin hayli absürd kısmı her gün en az onlarca kadının kitap karakterlerine aşık olduğunu dile getirdiği şu dünyada da,bazılarının deyimiyle kendi ütopik varsayımlarımdan kurulu bu dünyada da henüz beni seven mevcut değil... Riyakar bir tespitte bulunmak lazım gelirse diyorum ki bir yere on tane Alptuğ Dağ koyup hangisi bunları yazandır diye beni hiç görmemiş okuyucularıma sorsanız beni seçmeyenlerin beni seçenlerden yoğun olduğunu görürsünüz... Yakışmıyor çünkü abicim,ben bunu kendime yakıştığından değil de yalnızca dinmek ve dindirmek için yapan bir adamken şuan saat 5'i 10 geçiyor.Eminim yirmi iki dakika boyunca yazdığım şu koca metin öbeğinde gereksiz onca sözcük ve cümle mevcut,çünkü nedensizce canım biraz sıkkın bu konuda... Bir şekilde kaderin tecelli ederek her bir yazımın onu en çok okumaya ihtiyacı olanlar tarafından tesadüf diye bir şey olmasa bile tesadüfi bir şekilde okunup hayatlarını değiştirmeyi dilerdim.Şu an neden yazdığımı ve nereye gittiğini bilmeden dakikalardır yazıyor olduğum şu metinden illa ki bir şey çıkartmanız gerekirse 5'i 13 geçe iki dakikada okuyup anlayabileceğiniz bir sonuç yazayım; Oldukça muhtemelim ben,yalnızca yazılarım kendi içinde fevri ve birbirleri içinde biraz cömert,kanaatkar,en çok da fedakar...
Ah be aşk,aramızda kalsın ama ben seni fazlaca bi'özledim,öyle ki aşk derken kimseyi kastetmeyen düzeyde;e sen de gel madem artık,bekletme... Onlar mı,sen onları boşver;onlar ne zaman anladı,bunun için çaba harcadı ki zaten?Bir kadını sevecek oldum sevme o da seni sevmiyor dediler,seneler sonra biraz vazgeçmeyi becerebildiğimde aynı kişilere başkaları da eklenerek vazgeçebilmemi eleştirdiler(üstelik zaten hakkım olmayan bir azaptan zor duruyordum ayakta iki büklüm),sonra bir başkası olduğunda ise yine aynı kişiler aralarında gruplaşıp bir taraf "Onu sevme" ve diğeri ise "Hani sadıktın?!" der gibi bakmaya başladı bana,bunu söyleyenlerin de günahını almak olmasın ama kendileri ayda bir sevgili değiştirirken benim seviyorum demeye korkmadığım kadın olmadı,ya da korkmadıklarım oldu ama onların beni reddetmediği olmadı diyelim...Yani işin özü onlar hep bir şeyler der aşk,ama sen de biliyorsun hatta biz beraber durduk onların karşısında hatırlasana;sana inanmayanlara ben,bana inanmayanlara sen kafa tuttun.Hem bak ben sana hiç kızdım mı bu senelerdir olup bitenin ve acının bir tanesi için bile?Seni bırak onlara dahi kızmadım,kızamam da zaten... Ben diğerleri gibi değilim biliyorsun,acısıyla dahil birine bağlı kalmak toplumun bütün bu mantıksızlık iddiası ve bencilliği benimsetmeye dayalı içten içe samimiyetsiz her türlü tavrına karşı bile başı boş,sevdasız ve dolayısıyla manasız koşturup durmaktan daha lehimedir benim,kimseler bunu göremiyor ve göremeyecek olup görememekte ısrar etse de...Ellerinden geleni ardlarına koymasınlar mümkünse;çünkü ben alenen diyorum ki sana "Beni öldür!",ölümün Allah'a kavuşmak olduğu bilincinde bir protesto mahiyetinde yapıyorum bunu da;sen ölümsün diye değil,seni ölümle bir tutanlara inat olarak söylüyorum... Ve işte tam da bu yüzden sende aptal bir gurura yer yok,bilakis gurur kaynağısın... Katıksız bir "Gel" demektir bu yazdıklarım,umarım icabet edersin davetime;bir anda,bir yerde,bambaşka bir kadınla;yalnız bu sefer karşılıklı olursan sevinirim ilk ve umarım da son defa,çünkü sen hep karşılıksız çek gibi beni ortada bıraktın da boşver... Her şeye rağmen çok teşekkür ederim,inadına gerçek ve iyi ki de varsın Aşk...