Son Ağıdı

 Hani adı konmamış, çıkış bulunmamış veya açık net kaçılmıș şeylerden zamana sığınır ya insanlar, yok işte su akar yolunu bulur falan... Ben o zamandan hep korktum işte, iliğimle kemiğimle korktum. Ölüm var bir kere, neyin zamanı bu. Hem zaman benim hayatımda hep yavaş yavaş yitirirken devreye girdi bir şeyleri. Biliyorum o filmi ben: Zamana bırakalım denir, önce konuşmalar azalır, öyle olunca paylaşım azalır tabii, merhaba merhaba kalır geriye, merhaba merhabadan geriye bir ben kalmaz ama işte... Yavaş yavaş ölmek kadar korkuncu var mıdır?

Zaman önceden geçmedi mi sanki, bugüne kadar geçti de ne değişti? Neyi, kimi unutabildim, neyin üstünü örtebildim; içine barut sıkışmış mermi gibi düne doldurdum zaten her şeyi... Ve o dün her an șakaklarımı yeni baştan deliyor.
Zaman demek sessiz sedasız yitmek demektir çoğu zaman, insan ilişkilerini zamana bırakmak hele... Bir ara verelim denen ilişkilerin bile kaçı dönmüş ki geri?

Kibar redler gibidir belki de zamana bırakmak, veya narkoz bilmiyorum... Hani yapışmış bir şeyi acımasın diye yavaşça çekersin ya, öyle işte; ki acı her neyse de, çekiyorsun işte o şeyi, o koyuyor anlasana.

<2>

Dalları hep kırılır, yeni bir dal bulup konulur eyvallah da... Düşün ki kanatlar kırıldı, düşeceğin yer bile kırıldı, bitmeyen bir düşüşün başındasın...
Soğudu belki buz kesti dümdüz, anlamı kalmadı olmuşun olacağın; kılıfı da olsa zaman, adı kopuş olan o keskin kılıcın.

Ağır bir suçtur artık inanılmamak sevgine dostluğuna; öyle ki bağla boynuna at denize, boğulurken gör artık mazi olan derin şeylerde.
Hiç bu kadar ağır basmamıștı gitmek, damarca kesesim var üstüme dikili insan ümitlerini, pes diyorum; perde kapanmadı bile, yandı. Kendim bile beklemiyorum, zamansız zamandan haricini. Her şeyi hiç olmamışça bitti kabul ediyorum.

Zaman hiç geçmedi, en başındayım bak şimdi
Bari ben geçseydim bir kere olsun,
Değmeden değişmeden.
Son bir ağıt geri kalan
Gösterebilseydim sevgimin derecesini
Zaman almadan... Almadan beni. 

0 Yorum:

Yorum Gönder