MAĞARAM

“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandır.”
Oğuz Atay'ın sözlerini devam ettirmekmiş meğer bana düşen:
Sorulmaz mı şimdi adama, sorulur da ben soramam, utanırım: Mağaramdan niye çıkardın beni o zaman Bilge denmez mi? Bir başına, hiçbir şeyi hiç kimsesi olmayan, hiç bir adamdım ben; niye hoşlandığını söyledin de güneş girdi mağarama öyleyse? Bıraksaydın orada eriseydim kendi kendime, mutlu değildim ama iyi durumdaydım en azından anlıyor musun?

Seviyorsan üzme, sevmiyorsan oynama diyemezdim sana, hala da diyemem ama öyle, üzgünüm, delice üzgünüm ki öyle... O en ağır soruyu sormuyorum üstelik, madem o kadar hoşlandın, madem annene dahi söz ettin de bir günde ne değişti diye sormuyorum, evet çünkü gayet tahmin edileceği üzere bunun cevabından ben de korkuyorum.
Sevilen bir adam değilim ben, asla olmadım ve olmayacağım; buna beni inandırıp neden gittin, ben alışkınım da sana zahmet oldu. Alınıp sokağa atılmış yavru köpeklerden farkımı söyleyin desem çıkar mı? Alıştırmak, alıştırmak ve en sonunda etten deri çeker gibi yok olmak.

Hayatıma girecek insanadır bu notum:
Bak ben ciddi yaralı, yarasını saklayamayıp böyle dümdüz söyleyecek kadar dip bir adamım; hoşlanıyorum, seviyorum diyip gideceksen yalvarırım gelme bile; hayatla aramda sahi ve soğuk duvarlar var, önce beni ona ısındırıp sonra temelli küstüreceksen tanışma bile benle. Hiç tutma, sakın, asla tutma elimden, şayet bir gün bırakacak isen. Okşayıp elini çekeceksen dokunma n'olur, her yerim kanıyor sakın dokunma bana. Kimseye verecek canım kalmadı, güvenim adeta fay hattı; sana güvenemeyişim baymasın şayet seviyorsan gerçekten beni, sebebini anlattım işte şimdi.
Dokunma ölülüğüme, kalp masajı yapıp hayata döndürünce boğacaksan. Gelme, hiç edip hiç olacaksan.
Bir ümidim kızım var benim, kimsem yok, hayalime girmeye yeltenip de yırtma, sakın dokunma mağarama, unutacaksan bir gün; hiç olacaksam kendi kendime olayım, kimsenin elinden bir tas istemez.

N'olur canımı yakmayın diye inliyorum, daha açık olabilir miyim bilmiyorum.

Bir gün bir kadın bana gelip demesin "Neden kadınlara güvenmiyorsun?" Öyle şeyler anlatırım ki, oturur oluk oluk kanar, kendi iyiliği için sormasın.


0 Yorum:

Yorum Gönder