Bir Şey Anlatmayan Yazı

Harbiden bir şey anlatamayacağım bugün, içimdeki yazma hasretini dindirmesi maksadıyla birkaç kelam serpip gideceğim bu biçare yere...

Aidiyetsizliğim mi başıma vurdu dersiniz. Benim bu mağrur, arınmış ve açıkçası sanki hiçbir şey öğretilmemiş, kötü anlamda bir çocuk masumiyetindeki bir başınalığım... Hiç iyi geceler öpücüğüm olmadı benim, zaman zaman -böyle bir gece vaktinde mesela- üşüşüyor kalbime geçmiş ve çileler, diyesim geliyor birine, rehberi karıştırdığımda karşımda o an onları diyebileceğim dev bir hiç kimse...
Dilenci çocuklar vardır bildin mi, sen ışıklarda arabayla dururken cama yanaşır çat pat bir şeyler der. Bakmam ben onlara, cümle de kurmam ama bu onları yok saydığımdan değil; belki de vicdandan, yok olsalar diye umduğumdan, daha doğrusu onlar değil de çektikleri çile... Bildiğimden belki de, verebileceğim herhangi miktarda paranın o çocukların bir bokuna yaramayacağını...

Sevgi de böyledir bazen, istersin verirler ama onlar da sen de bilirsiniz ki işe yaramayacak; hiç vermemeleri ile arada fark var mı dersen iki durumu da yaşadım ve fark varsa bile bana uğramadı lakin hissetmeyi susuz mevsimler gibi isterdim.
İnisiyatif denen güzide kelimenin söz konusu sevgiyken saf dışı edildiği bu dünyada benden olsa olsa manken olur, hani şu arabaları bir yerlere çarptırırken içine koydukları sensörlü ve acılı mankenlerden. Emniyet kemeri takılı kalplere kamikaze sevgi ağır gelirdi tabii ama ben işte, bile bile ladesten ne vakit vazgeçtim ki.
Erkin Koray'ın hala yaşıyor olması bir derece tebessüm sağlasa da bağıra bağıra geliyor sanki uzaktan da olsa, bir şeylere olan ihtiyaç ve evvelsiz özlemin bu defa giderek ciddileştiği havadisi.
Garip gelir insana kendi ismi, dışınızdan ard arda bir miktar tekrar etseniz hissedersiniz bunu; insan daha kendine alışmamışken toplumsalığın şartlaşıp "İnsan sosyal bir hayvandır." benzeri deyişlerle ideal kılınmış olması aslında her insanı yalnız olmasının suçundan bir nebze kurtarır. Durkheim'ın intiharlarına girecektim ama madem bir şey anlatmayacağız dedik anlatmayız.

Anlatmayız ama ağlatmayacağımızı söylemedik, o da başka sefere artık.

0 Yorum:

Yorum Gönder