Tüm yaşadıklarımın gerçekliğini, derin bir denizde, uzun çıplak ellerimle ağır ağır boğmak isterdim okuyucu; bir kurşun duyuyorum çoktan sıkılmış, sorun şu ki içimden dışıma, yine de deliyor işte beni. Biz bu hayatın debelenen çocuklarıyız senle, peşin hükümlü yaklaştım ama beni okuyorsan yapacak onca şey yerine, hasbelkader örtüşen lakin asla da birbirini örtemeyecek -ki keşke örtebilse inan çok isterim- yaralarımız olduğu barizdir.
Yapayalnızım okuyucu, edebiyaten değil her bir zerremle buz gibi yapayalnız; gündelik hayatta görüştüğüm, konuştuğum, derdini dinlediğim falan kimse yok; yanlış anlama eskiyi falan aradığım yok, elimde olsa uzun bir yangınını seyretmek isterdim, yalnızca çıtırtı sesleriyle baş başa...
Sadece bir ses bir nefes isterdim yeni, hakikaten güvenebileceğim, artık tereddüt etmeyeceğim, biraz sokulabileceğim, kadirşinas ve bana karşı kalınca bir sevgiyle bezeli... Birileriyleliği özledim okuyucu, Ömür Hanım şiiri gibi hissediyorum kendimi, bilmem anlar mısın daha iyi şimdi.
Gitmek istedim, gidemedim; kendimi vurduğum bi'işimdi, şimdi sinek avlıyorum, yirmibeşimde, aile evinde, canımı dişime takıyorum. Zor tabii tırnaklarınla kazıya kazıya geldiğin yerin hiçbir şey etmeyişi; binbir iyi nice bol duyguyla, en kötüsü gururla yanında taşıdığın onca insanın gözünde heptendir hiç olmuşluğun ve kullanılmışlığın idrakı.
Şairlere de güvenmiyorum artık, hele şair kadınlara; ne cinsiyetçilik ne genelleme, yalnız acı var bu dahil her sözümün ardında; bir ömür yanıltılmayı beklemiş katı fikirlerle dolu bavulum ve üzgünüm ama tek onunla savunabiliyorum kendimi, oysa ben de isterdim biri alıp fırlatsın elimden yahut bırak desin şu sımsıkı tuttuğun kulpu, ben tutarım elini... Siz hem çok sessizsiniz hem de çok yargılayıcı okuyucu, evet sen de, belki yargılamıyorum diyeceksin ama sessizsin ve bu yeterli, delirtecek zira bu sessizlik beni, biri bana kaydadeğer bir şey desin mesela artık, "boşver" değil. Nefret ederim boş vermekten, boş verilsiğimden bilirim çünkü.
Sen de suçlusun okuyucu, bir film gibi beni öylece seyredip geçiyorsun uzaktan; ha belki bu denli hak etmiyorsun kızılmayı ama bilmiyorum, pasif her ilişki mide bulandırıcı geliyor bana, gerçi bugün herkesin eteğindeki taşları döksek kimin kimle ilişkisi, sevgisi, arkadaşlığı yüzeysel yahut yalan değil ki?
Sana yine de neden mi yazıyorum, tek yapabildiğim bu çünkü kendim için, sen de gayet iyi biliyorsun dönüp dönüp sana geleceğim; ha en azından artık geçmişe gitmiyorum, kendi içimde affedip suçlular özür dahi dilemeksizin, yalnızca eski o hakiki sandığım dostluk görünümlü şeyler sürsün diye yok yere barışmaya çalışmıyorum.
Ben gitmeliyim o iki kere iki okuyucu
Ama benle birinin de gelmesine ihtiyacım olduğunu görüyorum uzun süredir ve
Öyle ürkütücü ki tanışmak ve güvenmek
Keşke sevgisiz sürebilseydi hayat.
Sadece gerçekten, tam manasıyla ve hep yanında olacağım, yanımda olacak, sevip sevileceğim, gözetip gözetileceğim, gün içlerinde birbirimizin aklına düşeceğimiz, iyi hissettireşeceğimiz -al bu yeni kelimeyi duvara as- birilerini aradım çeyrek asır. Sadece bunu istedim. Bil.
O yüzden anlıyorum ki şimdi her şeyi geride bırakıp gidebilmek bile tek başına tatsız ve o kadar da çare değil, tek başıma gidemem o mutluluğa, tek olmasam belki gitmek de istemem, işte burda başlıyor zaten düğüm.