Gittim Ama


Bizim bütün edebi neşriyatlarda giden hep hakir görülür malum, kalmaktır hani marifet olan. Oysa kimse de tutup demez ki nasıl kaldığın da önemli.

Yapamadım işte, aşık olduğum için arkadaş kalamadım, onun iyiliği için bile olsa; biliyorum çünkü içine edecektim her şeyin, ona her baktığımda beni ne kadar da arkadaşça sevdiğini anımsayıp asılan yüzümü saklayamayacaktım. İyi bir oyuncu değilim ben, iyi bir yalancı hiç değilim; belki o öyledir ama ona kızmıyorum bunun için, o da kendi çapında denedi işte, kendine yalan söyleyerek de olsa beni sevdiğine önce inanmayı denedi, şayet becerebilirse sonra belki sever diye.
Hoş, bu deneme de kırıcı bir hal aldı o farkında olmadan, insan gerçekten anlıyormuş çünkü içten olmayan bir "aşkım", "seni seviyorum"u falan, sana aşık olmayıp seninle olan birini öpmek ise bir ölüyü öpmekten fazla farklı olmuyormuş meğer. 

Seviyordu beni sevmesine, fakat bu sevgi evvela herhangi bir insanın herhangi bir diğerine duyabileceği türdendi: onlalığımı sevdi hep, ilgimi, onu bir şeye değişmezliğimi... Hep derim ya arkadaşlık falan filan, demek gerçekten iyi arkadaş olurmuş benden; anca da o kadar işte, dahası değil. Ben ki sadece boşluk dolduran bir okey taşıydım, yalancı okey. 
Onunla kalmam onu iyi hissettirecektiyse de, bir arkadaş yahut benzeri olarak yanında bulunmam onu mutlu ettiği için beni de edecektiyse dahi; biliyorum bir noktada yapamayacaktım, çektiğim acı gözümden olunacaktı hem de onun tarafından, en doğrusuydu gitmek bu yüzden, göz görmese katlanırdı belki gönlüm.

Çok mu hoşuna gidiyor benim bu durum? Hiç de bile sayın okuyucu, Dilek Taşı şarkısını düşün, aynı öyle işte. Ha tabi şunu da görmüş olduk, zamanla sevmek diye bir şey olmuyormuş, aşkta denemek de kötüymüş. Yine de hiç olmamasından iyi, çünkü o defa bir "olur muydu?" kemirirdi içimi, artık kemirmiyor.
Şarkıdaki gibi "Yalandan da olsa..."ydı bizim yaşadıklarımız, güzeldi diyemiyorum çünkü sahteydi, nasıl ki üzerinde deniz resmi olan bir duvar kağıdı ne kadar güzel hissettirebilirse insana işte, asıl en çok da bu kadar sevdiğim için yaşayamazdım bu tek taraflı aşkı, içi boşken her şey ve galiba... Galiba gerekiyor her şeyin bir anlamı olması, hep düşündüğüm gibi yani. 

Gittim ama... Belki kendimi sevdirebilirim demiştim gitmeden önce ne bileyim, belki dedim kırarım inadını, insanlara da kendime de ısındırırım, o kimseye bir şey hissetmemiş bir nevi robot kalbi ben canlandırırım sandım, yapamadım. Bu ihtimal hep cebimdeydi ama sonlarda olmasını umardım, bu kadar erken olması beni de şaşırttı; galiba insan farkında bile olsa batıyor sevilmediği ve bir yaraya dönüşüyor zamanla.

Gittim ama belki unuturum, belki eski bene dönerim, keşke...
Kızsa da buna insanlar, bilhassa dostlar
Siz gitmek dediniz bense uyanmak
En güzel rüyadan uyandım işte
Ta kendime, yine en yalnız, karanlık, kötü ve çirkin halime.

Daha mutsuz olacağımızdan zerre emin olmasam kalırdım, fakat olacağız. 

0 Yorum:

Yorum Gönder