Hatalı Başlangıçlar


Hata üstüne hata yapıyorum okuyucu, amacı iyi olan ama dışarıdan benim bile hak vermeyeceğim biçimde kötü görünen bir sürü şey yapıyorum. Niye biliyor musun, elim ayağıma dolaşıyor çünkü, çünkü ben bugüne kadar hiç gerçekten hoşlanılıp sevilmedim; insan bunla ilk karşılaşınca far görmüş tavşana dönüyormuş resmen, afalladım; istemeden çok abartılı gösterdim sevgimi, istemeden üzdüm bazen...

Birincisi, iki şeyden korktum: Tüm bunların yalan olmasından, öyle değilse de bunu kaybetmekten.
Gerçeğim şu, Allah biliyor sizden mi saklayacağım: Ben hiçbir zaman sevileceğime falan inanmadım ömrümde, bir an bile, ki inanmamak için haklı sebeplerim de oldu ne yazık ki zaman içinde. Bu yüzden de bir salak olarak kendimce emin olmak adına saçmalıklar yaptım, kıskandırmaya çalışmak gibi. Ama bu kadar süre yapayalnız, hakikaten her manada yalnız olduğum için sanırım, bunun ne kadar incitici olduğunu unutmuşum. Adını bile anmadığım şeylerden bana miras kalan güçlü kuruntular, yeni yılın ilk saatlerinde her şeyi mahvediyordu az daha.

İnsan ilk defa sevilip kıymet görünce, bu onun için bambaşka bir şey oluyor. Tabii dışarıdaki, normal insanlar için bu rutin, standart bir şey olduğundan, sanki o kişi bir şeyleri abartmış, bağlanmış gibi görünüyor dışarıdan. Öyle olmadığına ikna etmek o kadar zor ki. Sizin normaliniz abartı bir rol gibi geliyor karşıdakine, biliyorum bu üzücü ama aynı zamanda da doğal.
Derken, bu durumun yarattığı o kaygı, hani o ulan ilk kez değer görüyorum bunu yitirmemeliyim kaygısı... Siz yanlış bir şey yapmamaya gayret edip titizlendikçe, ufacık ipe takılan sakar fil gibi her şeyi yıkıyorsunuz.

Sana benden yılın ilk öğüdü sayın okuyucu:
Kendini o kadar da dinleme, ilk defa da görsen iyi durumları panikle karşılama. Güvenmek için sadece bekle, kendince yöntemlere kalkışıp kimseyi incitme. Sakin ol, sakınan göze çöp batar. 

0 Yorum:

Yorum Gönder