Gözlerinde


Kendi gözlerini duyabiliyordu, üzüntüsünden büyüyen yaşlar, akmadan buharlaşıyordu sinirden. İyi değildi ve önemi yoktu. Onları eline geçirse bir şey yapmayacağını ama onlara bir şey olması gerektiğini biliyordu, her ne olursa olsun bunun kendi durumunu değiştirmeyeceğini bildiği gibi.

Denemek istedi, yaktı yıktı ve olmadı; tersini denedi, sarıp sarmaladı dünyayı ama... Kendi dünyasını unutamadı, başından beri tek başına olduğu, bunu uzun zaman önce fark ettiği. Hala oradaydı aslında o, her şeyle arasında ince, acı bir duvar vardı; onun koyduğu sanılan, kimsenin o kadar da direnemediği...
Keşke o günlerden birinde noktalansaydı bu dedi, kendini bir artık gibi görüyordu epeydir, başına gelenlerden kalan bir artık. 

Hayalleri vardı ama artık boşa olduklarını biliyordu, elde ettikçe etti çünkü, başarılı oldu, istediği şeyleri aldı ama... Niye bir şey değişmemişti? Bugün ruh eşini bile bulsaydı, her an yanında olacak bir duygudaşı bile olsaydı; mutlu olurdu belki, değmiş bile derdi belki ama eksik kalırdı yine de. Çünkü şöyle diyordu: Herkes ancak kendi boşluğunu doldurabilir.
O kız da biliyor olacaktı bunu, bir süre sonra delirecekti, birkaç eski dostun bıraktığı kurşun deliği gibi boşlukları doldurup iyi edemediğini görünce onu, gidecekti; hem de herkes gibi, onu suçlayarak, iyi hissedemediği için. 

Ya hep ya hiç derdi dostlarıyla sevdikleri için, 
Hiçmiş.

Öğrendi, nefes alıp verdi, tepki verdi, yaşar gibi davrandı. Bitti. Kendi gözlerinde bitti hikayesi, hiç göremedikleriyle, bir daha görürse gözleri kararacaklarla. Çok yorgundu, bekleyeni de yoktu. 

0 Yorum:

Yorum Gönder