Dört Soruda Yalnızlık

Şöyle bir dönüp baktım, daha doğrusu Ceren hocanın bir sözü beni kendime getirdi -yıkıp geçmiş de olabilir- bilmiyorum; düşününce aslında hiçbir zaman en ufak sahip olmadığım bir şeyler varmış, böyle olup olmadığını anlamak için evrensel geçerlilikte dört adet soru hazırladım, bunlardan en az üçüne verebilecek bir cevabınız varsa iyi durumdasınız demektir, şayet üçüne yahut dördüne de cevap verebilip aynı cevabı veriyorsanız da mükemmelsinizdir, lakin ben yalnızca tek bir soruya sadece iki cevap verebildim, ki onlar da açıkçası şüpheli cevaplar olduğundan, ailem ve hayallerim dışında net bir şekilde yalnız olduğuma kanaat getirdim. Sorular şunlar:

1-) Kimin en iyi arkadaşıyım?
2-) Kimin en iyi arkadaşlarında ilk üçe girerim?
3-) Kimin ilk arayacağı veya derdini anlatacağı kişi benim?
4-) Kim herhangi bir şeyi en çok benimle birlikte yapmayı sever/ister?

Dört basit soruya verecek adam gibi cevabımın olmamasının mahçubiyetiyle, yazmaktan başka çarem olmadığından devam ediyorum; meğer geçtiğimiz günlerde öküz gibi mutlu oluşumun sebebi de bir şeyleri bilinçaltına itmemmiş, bu gece o şeylere dair kabuslar birbirini kovaladığında, sabah yine gerçek dünyayla yıkadım yüzümü. Buralar beni ne kadar acıtmış ki gideceğim diye diye yerinden kalkmaya üşenen ben, ciddi anlamda gezginliğe merak salmışım...

Bu sorular çoğaltılabilir, örneğin "Kimin en çok derdini dinleyeceği kişi benim?" sorusu da olabilirdi ama o nesnel olmazdı, çünkü insan yaşlandıkça anlıyor ki dert dinleyen değil dert anlatan dostmuş, ona kalsa sıradan bir insan bile size acıyıp derdinizi dinleyebilirmiş vs. Başka sorular da olur; "Kim ben mesaj atmadan bana mesaj atar" ya da "Kim kendiliğinden beni düşünür?"... Dedim ya sorular çoğaltılabilir, yine de ne kadar çoğaltırsanız çoğaltın baştaki bu dört soruya verecek bir cevabınız yoksa yalnızsınızdır; üstelik ben sadece yalnız olduğumu fark etmedim, eskiden de, en başından beri hiç yakın bir dostum olmadığını gördüm; kaldı ki ben bugün bu sorulara cevap olarak veremediğime üzüldüğüm çoğu kişinin bu sorulara vereceği cevabıydım, onları çok seviyordum, hala seviyorum ama...
İlgili resimAması artık inanamıyorum, elimde değil n'apayım? Hayallerime dahi inanmakta güçlük çekiyorum, elimde kelimenin tek anlamıyla onlar kaldı, kendimi canlılar dışında verebileceğim kitap ve kameralar var, beni asla incitmeyecek, her an yanımda olabilecek, hadi bunların hepsini bir kenara bırak en önemlisi de güvenimi boşa çıkartıp beni şaşırtmayacak iki malzeme; kameralar en fazla bozulur ama kitaplar kafi, koca okulun tamamına tercih edebileceğim 8gb'lık müzik çalarım da buna dahil tabii.

Kimseyle o kadar yakın değilmişiz, ben kalbimi verme mesafesindeyken onlar uzakmış, ister on adım ister on asır olsun uzakta, ulaşamadıktan sonra santim olsun, yalnızlık yine yalnızlıkmış işte. Sonra kötü adam oluyorum ama bu vücuttakinin bir öfke olduğunu anlayanlar, neden öfkenin içinde ne olduğunu da anlamıyorlar? Anlasa boynuma sarılır herkes belki, gelip geçiyor her şey ve...

Bitti.


0 Yorum:

Yorum Gönder