Çocuk

Çocuğum ben daha, ölene dek de öyle kalacağa benziyorum buradan bakınca; hayatımdaki belki en büyük -ayrıca en de çabuk- kabullendiğim şey bu, kirli sakallı ve at hırsızı kılıklı koca bi'çocuk olmak.
İlgili resimÖğrenemedim daha hiçbir şeyi n'apayım; insanların değişebileceğini de onlar gibi değişmeyi de, insanları ardımda bırakmayı da, biraz daha az güvenip değer vermeyi de... Karacahilin önde gideni olmama tek engel sevilmenin değilse de sevmenin, dostluktansa dost olmanın ne olduğunu bilmem galiba. Çocuk dediğin şirin olur, tatlıdır, bak işte ben de tam bu tatlılık payından kaybettim, acı değilsem bile ekşiydim; belki sorun bende değil, beni tatmaktan ürkmüş fakat bir defa tatsa sevecek olan ve suni her türlü tadı bana tercih eden damaklarda; yine de bu yazı kabahati başkasında aramanın değil çocukluğumun yazısı.

Bir çocuğunki kadar derin ve bol duygularım, ufacık şeylerden kendine pay çıkarabilen onca hüznüm, sevincim ve heyecanım; kendimi geliştirmiş olsam dahi asla ne büyüyebildim ne sahip çıkabildim, güya bir de kız babası olacağım ileride. Gerçi "Alptuğ baba!" diyenlerim oldu bir ara ama sahiden bir gün kızım olursa beni tam anlamıyla "çocukla çocuk olmaktan" kim kurtarabilir, üzerine titreyerek onu boğmaktan yahut sırf onun iyiliği için bile olsa doğru-yanlış veya etik fark etmeksizin bir şeyler yapmaktan kim kurtarabilir beni ve eğer bunu yapabilecek biri varmıştıysa biraz daha vakitli gelemez miydi, ben fazlaca ve çocuksu fakat masum sevgimle dost kaybetmeden mesela.
çocuk ile ilgili görsel sonucu
Hayallerim bile doğruluyor beni baksana, beklediğim ve mektuplar yazıp durduğum bir ruh eşim ve kızım var, daha ne olsun; en bütük olmasa da en esaslı hayallerim şefkate dayalı: birinin beni sarıp sarmalaması, sevgi sözcükleri, bu ve bunlar gibi pek çok şeyin kat ve katını ona sunmak... Bunların çoğu daha çift haneli yaşlara basmamış çocukların annelerinden istedikleriyle eşdeğer; hadi tüm bunları bir kenara bırak, en bütük hedefim de sinema, öykü yani, kurgu, bildiğin çocuk oyununun profesyonel hali, şimdi sorarım bana çocuk dememek mümkün mü?
Korkarım ki bu koca çocuk kendi kendini acılarla dahi büyütemeyecek derecede masal ruhlu, hüzünler onu yalnızca simsiyah bir pamukşeker kılacaktır ki bu da tercübe değil sadece acı ve mide bulantısıdır; çok üzüldüğümde çoğu zaman ağlayamam ama midem bulanır benim.

Sayın okuyucu, çocuk avuturcasına "Ben inanıyorum, sen ileride çok mutlu olacaksın!" demeden evvel başımı okşamayı denesen ne kaybedebilirsin misal? Şu hantal, yarı erişkin ve yeterince çirkin bedenim ve makus talihime inat biraz, hatta bolca hassasiyetle yüreğini hiç tanımadığın ihtiyar bir çocuğa kundak etsen?
İlgili resimŞimdi anlıyor musun beni? Normal şartların içinde bu şapkanın içinden çıksa çıksa tavşan çıkar zaten; çok kırılganım, çok duygusalım belki, yer yer dokunmaması gereken şeyler bile dokunur oluyor belki; belki bazı şeylerin bendeki etkileri benden öfke halinde başkalarına sirayet ediyor, belki başka bir şey oluyor... Çünkü çocuğum ben, çünkü henüz olması gerekenin bu olduğundan emin olup kalbimi kurutabilecek kadar büyümedim, zira hiç de istemedim; böylece kabullenemediğim bütün nefret ve öfkeyi de, içeride yalnız sevgi ve şefkatinden ve de bunların elinde patlayışının acısından çırpınıp duran çocuk bir ruhun dışındaki vücuda hapsettim. Ben ne tutarsızım ne bir şey, üstümdeki tamamen bir çocuk hassasiyeti, çocuk kırgınlığı o kadar.

Gerçi adam yerine kim koymuş, bir çocuğu sevmekten kim anlar,
Kabahat bende, hatta kabahat ben, tanıştığımıza memnun oldum;
Senin de çoğu insan gibi bir daha uğramayacağın benden,
Sana çocukça bir "Hoşçakal!" sayın okuyucu, hoşçakal...


0 Yorum:

Yorum Gönder