Biraz daha yerim olsaydı keşke aklında, biraz daha dursaydı köşede ihtimalimiz; biraz daha şansım olsaydı, biraz daha devam etseydi mesela okul, biraz daha ısınma fırsatın olsaydı bana.
Biraz daha az korksaydım, biraz daha az korkutucu olsaydın, biraz da sen adım atsaydın.
Biraz daha bekleseydin, biz'in kötü bir fikir olduğuna emin olmadan. Biraz daha okusaydın şiirlerimi, biraz daha devam ettirseydin sohbeti, azıcık daha...
Biliyorum başkayım,
Damaklar tadımı tutmuyor, kokum işlemiyor genizlere. Yabancısıyım işte o hepinizin olanint, dünya, hayat ya da her ne derseniz işte, ne yaparsam yapayım hep gavur gibi dışınızda kalacağım hepinizin; sevgimle, bir şeylere atfettiğim büyük ve kiminiz için masalsı değerlerle... Zaman zaman aynı masada oturmayı becersek bile biliyorum pencere kenarı bana kalmayacak asla. Farklıyım biliyorum, daha iyi mi daha kötü mü asla bilemeyeceğim ama bir değiliz orası kesin, hepiniz ve ben, tüm dünya ve karşısında sadece ben.
Halı altına süpüreceksiniz beni, kiminizse bunu yapacak kadar dahi umursamayacak; gelecek zaman kipiyle konuşmama aldırış etmeyin, bunlar hep oldu, oluyor ve olacak, ölümüm tarafınızdan olacak.
Ben öldüğümde, es kaza haberiniz olursa azıcık içi titreyen bir kısmınız iyi adamdı diyecek, diyecek ama devamını getirmeyecek; iyi adamdı ama biz ona gözümüzü kapadık, iyi adam olduğu kadar yalnızdı da ve çok çırpındı, sabah akşam öyle böyle anlattı da biz iplemedik diyemeyecekler.
Kimi benden çok benci olacak, hayatlarında bir defa kendi istekleriyle girip bakmadıkları bu blogdan sözler alıntılayıp beni anıyormușçasına paylaşımlar yapacaklar.
Ama ben size söyleyeyim, okuduğunuz bu adam kuru bir ekmek gibi yalnız yaşadı. İki dostu vardıysa vardı, onların da kim olduğunu o ölünce anlarsınız.
Yine de, bir kez olsun sizden gibi, bir şeyin parçası gibi hisseder miyim dersiniz? Zira şarkıda da dediği gibi: "Burası gurbet."
"Kal!" de diye gitmeye kalkacaktım, dememenden korkup kalakaldım... Tutsan şimdi bir mesaj atsan, bil ki vardım; bilmesen de kalbimi senin titrettiğini, ihtimalini umuttan hala ayırmadım. Baş harflerimizin arasında bile varken dört harf, elalarını bana bakarken görmeden daha, sonunu bildiğim bir umudu ezberledim her karantina sabahında.
Aklında yer edindim mi yoksa senin için de mi öylesine vardım herkes gibi? Beynim diyor "İkinciye hazırlan ki ölme." ama bilmiyor ki kalbim ilk ihtimal sayesinde atıyor. Beni sevmeyeceğinden henüz emin olmadığım her gün bir yenisine açılıyor, giderek umutsuzlaşsa da daima kırıntı bırakan cinsten, ben senin kırıntılarını bile seviyorum sevgilim.
Şeytan diyor "At bu yazıyı ona."
Ama beni her sabah uyandıran ihtimalini
Kaybetmeyi göze alamam ki...
Unuttuğumu fark ettim şüphe duymadan konuşmayı, sahi en son ne zaman kim gözlerime anlamla baktı? Belli ki güzeşteleşmiş benim için mutluluklar, bir aradalıklar. Bir daha asla buluşmayacağını bildiğin arkadaşlar misali... İşte öyle bir şey.
Şarkıda dediği gibi "Ölsem de bir kalsam da bir, senin için yok bir farkı; sanki çoktan unutulmuş, dillerden düşmüş bir şarkı."
Unutulmamak isterdim sadece, tatlı akşamlarda anlık hatırlanmalarla da olsa, arada bir selam alıp vermek isterdim hiç olmazsa, halim sorulsun isterdim; korkmasınlar, kötü olduğumu belli etmez, yine "İyiyim." derdim.
Birileri oturup hakkımda düşünsün isterdim, "Ne yaptı acaba, yaşıyor mu ki?" en kötü, tabii "Yahu aslında ne iyi adamdı." daha çok içimden geçer ama zaten içimden geçmemiş, beni delip geçmemiş daha ne kaldı ki? Kalmadı di'mi sahi? Geçmişten yana düşünülecek, güzeşte de olsa gülümsetecek hiçbir şey kalmadı.
Yalnızım, hep de öyleydim; yanıbașımda birileri varken dahi, birileri benimle olduğunu söylerken dahi yapayalnızdım ve biliyorum ki öyle kalacağım, bir tek kişi bile hariç değil bu yalnızlıktan...
Hepiniz ki bu yazıyı okuyan, ömrümce beni bir başıma bıraktınız. Duymadınız mı? Hem de çok duydunuz, yardım çağrılarımı da apaçık haykırıșlarımı da; artık işinize mi gelmedi, utandınız mı, yoksa benden o kadar mı nefret ediyorsunuz bilmiyorum ama şu kesin...
Yetmedi yalan sevgileriniz işte oylamaya beni,
Yetmedi dünyanızın samimiyet derecesi.
Elimden tutmadınız, tutmalarınızsa beni sevdiğiniz için değil, benim için değil, sadece ama sadece öyle yapmanız gerektiği içindi, sizden başka bilecek olmasa yapmazdınız adım gibi eminim, yapsanız da vicdanınız es kaza azap çeker diyedir muhakkak. Hep iyi oldum ben, hepinizi sevdim, seviyorum da hala, üstelik sizlerinki gibi "ayıp olmasın diye" cinsinden değil; hanginizi ne zaman geri çevirdim, hanginizden neyi esirgedim, bir defa dahi derdinizi dinlememezlik ettim mi sorarım size. Bunu hak edecek ne yaptım? Son bir arzudur bu sizlerden, artık kimse benim için bir şeyim, bilmem nem demesin;
Ben alemin hiçbir şeyiyim.
Biliyorum hiçbir zaman hiçbiriniz için fazla da bir şey etmedim; öyle canınız ciciniz bilmem ne olmak da değildi niyetim tabi de, ne bileyim işte, arada bi'merak edilen, belki hakkında endişe edilen, yokluğu fark edilip en azıcık aranan biri olmak benim de hakkımdı işte, kim bilir belki en çok benimdi. Sadece dünya gözlerimle birileri için bir şey ifade ettiğimi görmek istemiştim, hepsi bu... Korktum hep, bir ömür iknaya çabaladım kendimi, sahte olmadığına yakınlığınızın. Bu duvar bir gün yıkılacaktı biliyordum, işte o gün geldi. Bir elin nesi varsa ben de hep o kadardım,
Hiç dahası olmadım.
Ben yalnız olmasına yalnızım da ey adem evladı! Dön bak bakalım senin arkadaş dediklerin arkadaşın mı yoksa sana bana yaptığını mı yapıyorlar. Ben hiç olmazsa açıkça yalnızlığımı belli ediyorum, hiçbiriniz gibi "mıș" casına davranmıyorum, sevmediğim veya beni sevmediğini bildiğim tiplerle gülüșerek görmüyorum işlerimi.
Ailemden gayri kimsem yoktur, hiç olmadı da belki.
Ben ki yalnızlık ve kahırdan öleceğim, sizse yalnız vicdan azabından.
Hemdem bildiklerimizin kimi zaman su götürmez elliği yakar bizi; o kadar da bir, o kadar da aynı, o kadar da yakın değilmişizdir... Fakat insan ne kadrișinastır ki kendine saklar hatayı da, ilkin kendini yabancı hisseder; altında ve üstünde, yanında ve içinde olduğu her şeye.
Hemdem olmak bizatihi vakıfiyettir, Bilirim hemhal olmadan hemdem olunmaz.
Nice dost dost değil, nice yar yar etmez; hali senden olmayana su versen çare etmez.
Bil ki en zoru bunu anladığın andır, hayatını bölünüp uğruna canını hiç edeceğin seni sevse dahi uzaktır, uzak elken dost uzakken acıtır; hemdemiyeti sızlar acısına erdirmeyen dostun, çırpınırsın hassasiyet meramına kârın.
Neyleyim dost ki hemdem değil,
Halimiz başka, hemhalden ırakta
Adı dost onun, gerisi başka yerde,
Hiç dostun olmamış sen de anladın işte.