Kırık Ayna

 Göğsümü deniz gibi yarıp geçen şeyler, bilhassa geceleyin, doğurtur gibi felçli bir ölümü, hep bir ağızdan bana bakıyorlar.
Bazı ihtimaller çok eskidi artık, geride kalan ve artık yetișemeyeceğimiz şeyler için icat edilmiş dikiz aynalarımız kırık. Mevzu gitmek bile değil artık, terk edilecek bir yer bile yokmuş.

Öyle adi bir temaşa, içimdeki tutunduğum beyaza sürtüyor biraz, sessiz bir acı kımıldıyor. İnkar edebilseydim keşke beş duyunun hiçbirine hitap etmeyen bu yalnızlığı. Bazen diyorum uzaktan bari görülseydim ama... Yıldızları bile görmek için, en iyi teleskobun bile olsa... Yıldızlara çevirmen gerekir.

Neden bu tarafa bakmaz kimse, Ankara metrosundaki reklam panosu kadar olamamış belli ki kalbim. Ziyanı yok, çünkü telafisi de yok artık, istenip istenmemesinin bir şeyi değiştirmeyeceği noktadayız. Ayna kırık. Dur diyeni duymak, koşușunu görüp yavaşlamak yok. Geçti yani, geçe geçe de en güzel günler geçti.

Ayna olmasa da sırlı, diken olmasa da sivri, ölüm olmasa da benzeri... Eski dostlar eski dostlar. Eskiliği beyan edilmese de ayyuka çıkmış dostlar. 

0 Yorum:

Yorum Gönder