Söyleyemem Derdimi

*Alttaki şarkı eşliğinde okuyunuz.

Sanki biri "Sana bir masal anlatacağım, bitince öleceksin." demiş de kabul etmişim gibi...
Konuşabilir miyim? Sanmıyorum, olunca da havadan sudan işte, tabii şayet o da isterse tüm bunlar. Anlatabilir miyim peki? Üstü kapalı evet ama sımsıkı kapalı olmalı, boğucu gerçekler kadar sıkı.
Hem anlatsam ne derim ki? Bunca yıl geçti neredeydin falan mı, bana değer vermiyorsun verseydin o kadar yok olmazdın, senden sonra senin gibi kimsem olmadı falan mı? Kimim ki hesap mı soracağım; hadi hesap sormadım diyelim, ne anlatacağım, senden sonra şunlar şunlar değişti, sürekli seni düşündüm, şu kişilere sorup durdum ama bulamadım izini, başıma şunlar geldi falan mı diyeceğim... Susmak en doğrusu oluyor genelde, zaten o eski riskbaz halim de kalmadı içimde; hiçbir şeyin sonucuna katlanmamak için susmak vakti, hiçbir şeyi kaybedemem, hiç benim/benimle olmamışsalar bile...

Size de kolay gelmiyor aslında, siz de görmeyi arzuluyorsunuz sadece içten içe:
O hiçbir şeyim olmasa bile onunla mutlu olduğumu ve bu yüzden de hep onunla olmak, sürekli konuşmak benzeri isteklerim olduğunu, bunun birazını olsun ondan görememenin bende yarattığı hafif kırıklığını ama aynı zamanda yine de onca zaman sonra da olsa geri dönmesinin beni mutlu ettiğini, sadece dünden beri arada sırada azıcık da olsa "keşke gelmese miydi" diye düşündüğümü çünkü tam kendimden ve her şeyden umudumu kesmiş ot gibi yaşar, hiçbir şeyi sevmezken birdenbire gelip içime can katmasını galiba kabullenemediğimi ve daha da önemlisi onunla bir umudum olmamasına ve her şeyi kabul etmeme karşın içimdeki o küçük çocuğun masum heves ve aşkının hala baki olduğunu, kendimiyse çocuğuna istediği oyuncağı alamayan ve alamadığını da söylemekten aciz ihtiyar bir baba gibi gördüğümü, tüm bunları bilirse gideceğinden adım gibi emin olup köpek gibi korktuğumu, bu yüzden zerresiyle dahi olsa varlığına muhtaç, yetinmeye çalıştığımı ona anlattığımı görmeyi arzuluyorsunuz. Sonra da mutlu olduğumuzu falan filan... Onu "hala" sevdiğimi söylememi istiyorsunuz, onun da karşılık vermesini; arkadaşça bile söylesem bunun olacağına ihtimal vermiyorum bense, hata olmaz mı zaten bunca zaman anlamadıysa.

Bir kere gitti çünkü, dönse bile sonradan, tıpkı geldiği ilk gün gibi karlı kışın göbeğine bırakıp gitmişti kalbimi. Madem fedakarlık istiyor sevgi, susmaktan evla yolum mu var? Bu biraz boğulmamak için nefes almamak gibi, bir gün anlarsınız.

Ama olmayız, o dedikleriniz olmaz, pek bir kimse değilim ki ben. Yeterince önem verilsem daha önce de gelinirdim, beni bulmak dünyanın en kolay şeyi zaten, herhangi manada kıymet verdiği biri olsam bunu saklayamazdı bile zaten, saklamak istemezdi de muhtemelen, göstermek için adeta benim günlerdir içinde barındığımın benzeri bir düşünsel yolculuğa dahi çıkardı...
Söyleyemem o yüzden. Anladınız mı şimdi? Bazı gerçeklerin sadece yarımken güzel olduğunu çok acı şekillerde öğrendim. Tuhaf geliyor biliyorum, hislerini söylemeden, etmeden, örneğin o gün seni özlemişim vesaire derkenki özlemenin boyutunu bilerek yeterince belirtmeden yaşayıp gitmem tuhaf geliyor size, onun için ölüyorsam bunu bilmesini hak görüyorsunuz ama öyle değil işte... Inception gibi düşünün, veyahut da bir Pinhani şarkısı: "Yalandan da olsa..." Yalandan da olsa var işte şimdilik, o kadar bari kalsın bırakın; benim iyiliğimi düşündüğünüzü biliyorum ben, siz onsuzluğu bilmiyorsunuz.

O seneler önceki kış gününün soğuğundayım hala...
Omzuma dokunan kız yeniden hayatımda,
Kalbimin sıcaklığından bi'haber de olsa;
Bilse gidecek, kalırsa... Yine de diyemem ki.

0 Yorum:

Yorum Gönder