Balon

Gün olur sıcak hava balonu gibi hisseder insan, aldanır; sanır ki hayatındaki kişiler ağırlık, sanır ki onları attı mı yükselecek... Olur böyle, şaşırmayın; herkes bir "ben elimden geleni yaptım" masalı uydurur ve iki tarafın da kılı kıpırdamaz; sürekli böyle daha iyi hissettiğine inanmak için eften püften yalanlar uydurur insan, inanır da üstelik. Oh ne aladır artık memleket, tüm hayatı kendine göredir güya, karışan eden yoktur falan... Oysa o balonu yükselten sadece içinin yanmasıdır.

Şanslıysa gün olur uyanır uykusundan, eften püften mevzularla küsüștüğü en sevdiklerini arar gözü. Sen şimdi diyeceksin ki ya eften püften değilse? Peki madem, sen ölümün olduğu dünyada bana mantıklı bir tartışma söylesene.
Mutlu olmak affetmektir, gerçek af da özür beklemez bunu sakın ha unutma sevgili okuyucu.

Ben uyandığımda aklımdan tek geçen eskisi gibi olmaktı; yok o haklıymış yok bu şöyleymiș falan hepsi hikaye, bunların hepsi yorar insanı sadece.
Gurur denen o boku zamanında çiğneyemediğim kadar sert çiğneyip çıktım can dostumun karşısına... Dargın olmamın bir önemi yoktu, o da bana dargındı, hangimizin daha haklı olduğunun  bile önemi yoktu çünkü ikimiz de birbirimize hala değer veriyor ve bunu gayet iyi biliyorduk, ikimizin de hem özlemi ağırdı kırgınlığından hem de hatası.

Haklı olmak değil mutlu olmak istiyorduk, ikimiz de önce birbirimizin haklılığını savunmaya başladık, ikimizinde de derdi kendini affettirmek olmuştu sorunun başının aksine. Bugün biz gurrumuza yenilmediğimiz için, ben durmayıp ona mesaj attığım ve o da bana kin duymayıp dinlemeyi seçtiği için yine bir aradayız ve bir daha ayrılmak gibi bir hataya düşmeyeceğiz inşallah.
Bu günümüze, bu halimize bin şükür ama keşke öfkemizin esiri olmasaydık başta da, birbirimize değer vere vere en incitici sözleri sıralamasaydık, bu kadar kolay görmeseydik hayatlarımızdan birbirimizi çıkarmayı, bilseydik daha iyi hissetmeyeceğimizi...

Bak mesela sana film gibi, keskin bir gerçek sayın okuyucu:
Geçen gün annemin dayısı vefat etti, ben kendimi bildim bileli küslerdi, adamı bir kere gördüm ama hatırlamıyorum bile... Cenazesine gittiler, evine gittiler bizimkiler ama orda da hala bi mesafe falan bir durumlar yaşanmış. Hiç anlam veremedim, annem "Keşke böyle olmasaydı." deyip duruyordu, sonra dedim insan gerçekten ne için böyle küsebilir, ne bu kadar önemli olabilir diye çokça düşündüm... Bulduğum tek cevap vardı okuyucu: Haklılık da itin götüne girsin afedersin, geç kalmayalım yeter ki.

Balon olma okuyucu, șișme, kin duyma, öfkelenme, koyverme, bırakma insanları; patlama okuyucu, gururundan bir başına patlama yeter ki.

Can dostum, kardeşim Gizem Beșe'ye teşekkür ederim.

0 Yorum:

Yorum Gönder