Yaşlandığım An

Bu anmış işte, insanın yaşlandığını ve eskisi gibi olmayacağını kendine ilan ettiği. Eskiden olsa, sonunda suyun var olduğundan emin olmasa bile dalardım aşk çölüne, beklerdim, ederdim falan; yaşlanmak emniyete gereksinim duyunca başlıyormuş oysa, sonunun istediğim gibi olacağımdan yüzde yüz emin olmadığım hiçbir şeyi merak bile etmiyorum desem yeri.

Arabada giderken gözlerimi kapatamadığım an yaşlanmıştım.


Yorgunum çünkü çocuklar, neler yaşadığımı en iyi siz biliyorsunuz aha işte köpek sidiği gibi duruyor hepsi bu blogda... Kendimi tanıyorum, kaldıramam mucizesi na-kesin bir beklentiyi daha. Cesur olmadığım için suçlamayın beni olur mu, ne olur, lütfen, yalvarırım; zaten eskiden kimsenin cesaret edemediği onca şeyi yapa yapa gelmedik mi bu güne? Ha yaptık da n'oldu, işte oraya girersek hepten orda kalırız bırakın, ben de bırakayım, kendimi ve her şeyi... Rahat bırakayım en iyisi.

Bir kanıtım olmadan umut edemediğim an yaşlanmıştım.

Aslında böyle bir adam olduğum en başından belliydi, aradığım modelinden yok diye yıllardır güneş gözlüğü ihtiyacı olup da almayan biriyim ben, daha nasıl anlatayım... Doyurmayacaktı artık sevgi sözcükleri, gülücükler beni; onca yıldır yalnız hatta kimsesizdim ki zati, hiç hesapta yoktum bile, biliyordum. Paklamaz beni artık eskisi gibi sadece kendi içimdeki aşkla beklemek, zira eskiden bekledikçe büyüyen bu büyülü his artık bekledikçe küfleniyor ve bu küf her yerime hepten tesir ediyor farkındayım.

Sonunu düşünmeden,yalnızca beklemek için bekleyemediğim an,
Yaşlanmıştım...


Bu saatten sonra her şeyim olmaya razıysa biri, tüm duvarlarını yıkıp içinde yaşatmaya razıysa gerçekten beni, sevginin ve seviyorumun fazlaca ötesinde beni yaşıyorsa olur ancak; öbür türlüsünü deneriz, denedik, iki taraf da çokça denedik ama yetmedi, neydi bilmiyorum ama binlerce sevgi sözcüğü değilmiş işte gereken, hep bir şey eksik kaldı ve yetmedi işte, yetemedik birbirimize.

Mutlu olma ihtiyacım sevgime ağır bastığında yaşlanmıştım.

Belki de yaşlanmak, "her şeyin adını koymak ve yeterince büyük adımlar atmak gereksinimi duyarken emin hissetmek" ihtiyacını doğuruyordu, o ihtiyaç doğduğu an anladım ki kaygısız Alptuğ'un gözü kapalı ölümüne aşkları sonsuza dek sona ermiş, zira o Alptuğ ölmüştü.

Hayatın bana uymasını beklemeyi bırakıp,
Onun peşinden gitmeye başladığım an...
Ölmüştüm bile.

0 Yorum:

Yorum Gönder