İyi NİYETLİ Yazı

Günaydın çocuklar. Nasılsınız? Ben mi? Ben iyiyim canım, valla iyiyim; ya benim aklıma bir şey takıldı o yüzden -ve bir de orucun ilerleyen saatlerinde üşeneceğimden- bu saatte yazıyorum.

Yahu sizce de bu blog biraz fareli tavan arası gibi kokmuyor mu? Bunu şunun için diyorum, ne vakit buraya yazmaya kalksam sanki hüzünlü olması vacipmiş gibi o yöne evrildiğini fark ettim yazıların ve elbette ki bunca karanlık yazıttan arta kalanın hoş ve memnun bir hayat olması ne derece mümkündü? Özetle: Benim yazıları yazmamla onların beni yeniden, artık o yazıyı yazmış ve dolayısıyla yeni bir Alptuğ konumuna sürüklemesi şeklinde ilerleyen bu döngü... Kesilse kendimi mi bulurum, en büyük tutkum mu uzak tutuyor beni başkalaşmaktan, ona mı geldi feda sıram.

Küflü bir adam olmak istemiyorum artık lakin unutmadan tabii olanı biteni ki gardımı alayım. Kime sorsam şimdi güçlü olmaya çalışmanın gereksizliğinden söz eder üstelik, işe yaradıkça daha da gereksizleşmesinden. İlginçtir, tam da şu an "Dışı sevda içi zindan değilim artık." sözleriyle bezeli bir şarkı çalıyor, sizce ne anlamalıyım sabahın bu sekizinde? Başkalarının söylemeye çalıştığı gerçeğin ben de farkındayım, eskinin tekrarlanmaması adına alabileceğim her bir tedbir beni yalnız kötülükten değil içi dışı sevda, yani bir bakıma tam düşlediğim gibi, eskisi gibi olmaktan da koruyor galiba; zira en son herhangi anlamda ne zaman birine gerçekten tam kapasite ve son derece duru inandım hakikaten bilmiyorum, bir yandan da iyi ki inanmamışım diyorum çünkü haklılığımı görüyorum çok geçmeden.
Aslında bana olan en kötü şeyler bu "iyi ki"lerimmiş yeni yeni anlıyorum, haklı çıktıkça çekilmişim kabuğuma, hata da burda...

Şimdi diyebilirsiniz ki "Oha çocuk haklı olmayı bile suç görüyor pes." ama değil tabii, biliyorum başkalarının payı daha çok ama eğer bir çözüm istiyorsam... Tırnak kadar bir dahlim dahi varsa kendi cinayetimde, önce benim borcumu ödemem gerek kendime.
Murat Göğebakan hırçınlığı işe yaramıyor belli ki, durgun sularda da dinlendik yeterince, artık sakinden bir şeyler yapmalı lakin ne? "Uslan be Halil İbrahim." diyor ya bilirsin, işte bu uslanmış, yatışmış çocuğun inanabilmesi gerek artık belli, galiba tek eksiği; görüyorum oturtmuşum her şeyi, dingin sularım ısınıyor, kendimi daha iyi tanıyorum ve daha rahat gönlüm, kuşlar kadar rahat... Yine de Allah ve kendimden başka sevgisine itimat edeceğim belki inatçı birileri ne hoş olurdu, inatsız güç çünkü, zira ben bu tortulu yüreğimi elden geçirmeye niyet ve çaba duysam da artık, kabuğum da pek tabii direniyor kalınlaşmakta ve ben... Ben ki ona tek başıma karşı koyacak ne güçte ne dermanda. Güçlü olmaya çalışışımın temeli buydu aslında dahası değil, güçlü görünmek sanıyordu çabamı herkes ama herhangi bir biçimde görülmeyen adam güçlü görünmeye mi çalışsın? Bunu da öğrendiğinize göre devam edin uyumaya, bu çocuk günün nöbetini tutar ne de olsa.


0 Yorum:

Yorum Gönder