En Güzel Halim
Yine buradayım işte, güneş gibi hep yüzümü döndüğüm yerde
Eğer bana gerçekten göğsünü açıyorsan okuyucu
Beni tek tanıyan sen olacaksın,
Umarım seversin de.
Kıyıya yakınım başarmak hususunda ama o da değil yalnızca, bu hafta sonu, hayatımın geri kalanını ve benim deyimimle "gerçek yarısını" geçirmeyi umduğum yere gidiyorum. İyice bir keşfedeceğim önce, kağıt üstü ezberimde zaten ama karış karış adımlayacağım; hem kafa dağıtacağım biraz, işti güçtü, eski dostlardı derken yine bir gümüş gibi karardım.
İçimde bol buzlu derin bir öfke var hissediyorum, yekten şuna karşı diyemem ana hikayeyi bilsem de, sen de biliyorsun şayet düzenli okuyorsan; onu yüzeye çıkarmıyorum, zaten hacet de yok ama kendi içimi kemirdiğini hissediyorum zaman zaman, önceleri hak eden birine denk düşmeyi isterdim ama farkındayım ki onu birine sunmak bitmesini sağlamayacak, ben de dönüştürmeyi seçtim haliyle, her daraldığımda burada sana yazmayı mesela.
Sence yapabilecek miyim okuyucu? Bu kez gerçekten çekip gidebilecek ve kendi miladımı başlatabilecek miyim? Yepyeni bir çevre, yeni bir kafa, yeni hobiler belki, başka şeyleri hatırlatmayan bir şeyler, belki biri...
Kendimi gerçekleştirmiş olurum o zaman, "Amaaan!" diyebilirim, boş verebilirim, yeniden kitap okuma alışkanlığı edinebilirim ve en sevdiğim kitaplarımdaki altını benim çizmediğim kısımlar içimi acıtmaz mesela... Böyle anlatınca çok hayal duruyor ya o sinirimi bozuyor işte bir çıt, hani uçmak ile bu saydıklarım eşdeğer mümkünattaymış gibi. Neyse devam: Çıtım çıkmaz, kimseye ses etmeden o burnun kenarındaki cılız ağacın yanında duran, denize tahta banka çöker kalırım tüm gün; yine düşünürüm anlayacağın ama geçmişi değil, rağmenlerimi, herkese ve her şeye rağmen kararlılıkla ve kitabına uygun, tam anlamıyla tırnaklarımla kazıyarak gelebildiğim o basit, mütevazi, çoğularının gözüne bile ilişmeyecek dingin, kendi halinde hayatımı. İşte o vakit hazır olurum, kendini gerçekleştitmiş ve yaşamaya nihayet hakikaten başlamış biri olarak her anlamda... Bütün pürüzlerinden arındırdığım o tatlı hayatı paylaşacağım, yadırgamayacağım biriyle olmaya. Kimseyi kaybedemeyecek olduğum için herkese içtenlikle söylerim mesela zaten birbirimizin hayatında hiç olmadığımızı, nitelik ve kadirşinaslık içermeyen, bir bağ biçiminde bulunmayan bütün tanışıklıklarımı bir kenara atıp artık eski hayatımdan kimseyi tanımamayı seçtiğimi, büsbütün her şeyi kenara koyup kenarı eskiden arzuladığım gibi yakmaktansa nerede olduğunu dahi unutabilmeyi yegane gaye edindiğimi.
Bir şeyleri temize çekmek ancak hakikaten sahici olanlarını bir kenara ayırıp, kalanına kıyabilmekle mümkün zira biliyorum, kaldı ki bir değeri olduğundan da değil bu zorlanış, keşke öyle olsa, insan yalnızca çok emek harcadığı için aslında bir halt etmemiş insanları ve şeyleri çöpe atmak istemiyor, yazık ki bu denli basit. Kıymak değil bunun adı, hiç olmamış veya çoktan ölmüş bir şeye ne kadar yazık edilebilirse anca o, ayıp da değil bu yüzden, çekip gitmek ayıp değil seninle gibi duran çevre ve arkadaş gibi duran şeylerden... O yüzden büyük bir kararlılıkla kapatacağım ardımdan kapıyı, hafızamda hiç yer etmediğinden ubutmam da gerekmeyecek şifresini ve eşikten ilk adım attığımda yeni bir ben olacağım, ya da daha doğrusu en eski ve asıl ben.
Ben ki senin beni bildiğinden bile uysal ve iyi biriyim okuyucu, filmde dediği gibi dertten şiddete meyyalim; o yüzden bir an evvel çekip gidelim, bulunduğumuz yerle alakalı olmasa da gitmekle yemin ederim alakalı ve ben bir gün bunu sana çok uzaklardan kanıtlayacağım, üstelik umarım yalnız olmayacağım artık, otuzumdan sonra edindiğim dostlarım ve belki eşimle kim bilir. Beni bekle lütfen, ben bekleyeceğim çünkü kendimi, en güzel halimi.
0 Yorum:
Yorum Gönder