Birtakım Oluşlar

Söylenmemiş bir detaydan korkuyor gönlüm

En ince iplerin ucunu belliyor başlamaya
Deli değilim ben di'mi? Değilsem bile
Görüyorum her şeyle o aramdaki izsiz duvarı
Alptuğ deli dolu, daha çok da doludur okuyucu
Bu başka kafa dikiyor beni çivi gibi hayata
Ben sağlamım da hayat değil ki.
Şimdi kalksam yürüsem, düşsem düşünürken
Yeni mi düştüm sanırsın, orda mıydım hep.

Hiçbir şeyim yok kafamı çevirip bakmasam
Şeylerin düşünülmeyen yanlarından kendime
Evler yapıyorum değişmiyor ıssızlığım
Değişik şeyler konaklıyor aklımda bilhassa gece
Keşke diyorum mesela ağzımızı komple disciye verebilseydik, o da bize emaneten bir ağız verip ne gerekiyorsa yapsaydı bizimkine ve işi bitince çağırsaydı, alıp geri taksaydık. Bütün günüm böyle, dünyayı değiştirmeyecek ama ona asla da aynı yerden bakmayan fikirlerle geçiyor okuyucu. 

Bir ötenazi biçimi olarak düşünüyorum, zaman ve hatta geri kalan mefhumumdan eser yok; başka bir günde sanıyorum kendimi bazen, birine dediğim bir şeyi günler sonra tekrar diyorum, bazı detayları unutuyorum -ki ben yani, bilirsin- ve en kötüsü bunun için bir sebebim yok; depresyonda değilim, sevdiğim bir kadın yok ya da ne bileyim eskiden olduğu gibi bir usb hub'mışçasına iki milisaniyede bir geçmişi anımsamıyorum...

Ben neden bu kadar farklıyım okuyucu? Hayır acı falan vermiyor ya da öteki hissettirmiyor -artık- ama merak ediyorum, daha ziyade neden başkalarının böyle olamadığını.

Sen de şeyi merak et: yastık denen mereti kim buldu, ondan önce rahatsız olmayı kim buldu, ilk uyuyamayan kimdi... En önemli soruların en ötelendiğini görürsün belki. 

0 Yorum:

Yorum Gönder