Hanân

Affedebildiklerimle affedemediklerim arasındaki fark benim affetmeyi istemem değil, onların pişmanlıklarıymıș meğer; yasak elmayı yiyen Adem'le, kovulmuş Șeytan'ın farkı gibi.
Affetmek güzeldir, kutsal kitaplar da bunu öğütler, inanmıyorsan bile sen de bilirsin, güzeldir işte.
Zor olan bunun için sebep bulmaktır, çok istesen de sebebe ihtiyacın olur bazen. Hadi dersin boktan bir özür bari... Gelmez.

Neticede insansın, tanrı kadar merhametli olabilsen affedebilirdin ama edemezsin işte. Bazıları sanar ki kin tutuyorsun, halbuki uzak yakın alakası yok; bilmezler bile senin unutmak için affetmeyi dahi göze alacağın, senelerdir çırpınarak kaçtığın onca şeyi. Tüm bunların sorumluları yaptıkları ile o kadar memnun ve sense gözlerinde o kadar hiçsindir ki, onların seni görmediği gibi sen de sebep göremezsin onları affetmeye.

Bazısı öyle değildir bak,
Çok üzmüştür, delice kırmış paramparça etmiștir seni, hatta onu affetmenin kendine hakaret olacağını düşünüp bu ihtimalden doludizgin kaçarsın ama... Bilirsin içten içe, böyle olacağını öngörerek bile isteye yapmadığını, belki sen onu uyarmıșsındır haklısın ama sana uymaması kasıt değil hatadır, kötü niyeti olmadan yaptığını bilirsin. Şey gibi: Birine oraya gitme orası uçurum demişsindir, oysa orada pamuklar olduğuna inanıyordur gitmiştir; seni dinlemediği için kızsan bile, yanlışa inandığı için kızabilir misin? Sonucun acısını sebepten çıkarmak doğalı bile olsa, sebebin niyeti hesaba katılmaya değer bir fark değil midir? Siyahla beyaz arasındaki gri gibi dahi olsa, beyaza yakınlığı önem arz etmez mi? 

Bana da diyorlar, geçmişi affet ki unut, unut ki etkisi geçsin; bilmiyorlar ki ben her gün onlarcasını affetmeye bahane arıyorum.
Hadi son anlattıklarıma en fazla delice fırça atar alır yine bağrıma basarım, beni tanıyan da bundan başka ihtimal düşünmez zaten... Ya diğerleri?
Nasıl affedeyim, o kadar olamıyorum işte; kendi yaramı sarsam bile, onu açan bıçağın ucunu artık kesemeyeceği kadar saramıyorum, her bıçak batıyor hala daha içimde, bırakanlar bıçaklarıyla bırakıp gittiler sağolsunlar. Bile isteyeydi tüm yaptıkları bana, büyük bir keyifle yaptılar, tereddüt dahi etmeden. Bu da siyahla grinin farkıdır işte...

Kusuruma bakmayınız, o erdem çıkmaz ki benden.
Pişman olan kazansın.

Pişmanlık o kadar kıymetli ki.

0 Yorum:

Yorum Gönder