Öylecelik

Belki de değişmiştir öncelikler, durgun suyu aratmayan yüreğim nispeten daha hafif tatlarına bel bağlar olmuştur hayatın, bu nüshası kopyalıktan uzak, kendi başına yeşeren bir dönem olma özelliği taşıyordur belki de hayatımın.
Bana kalırsa yirmiye merdiven dayamıș olmam bizatihi otuza yaklaşmış hissettirdiğinden elzem halini alıyor esasen. Gençliğin dinamizminden, orta yaşlılığın gücünden ve yaşlılığın akilliğinden fersah fersah ötede hissettiğimden olsa gerek korkutan da bu boşluktur işte beni, benden geriye kalıp gittikçe büyüyen ve beni de kapsama sürecinde olan.
İçimdeki idealizmin yerini kusursuz emeklilik hayallerine bırakmış olması pek hoş görünmese de ordan, sakin ve durgunlaștığına çokça seviniyorum geçmişe binaen; acı bile yavaş akıyor artık, dalgaysa dahi o denli yavaş bir dalga ki kaçma fırsatı tanıyor anlıyor musun.

Bunun adı olsa olsa öylecelik.
Bazı şeylerin etkisi hala ilk günkü gibi dursa da bir urcasına, bazı şeyleri de zerre düşünmüyorum artık; evvela o eski toz pembeciliğimin -hoș, dışarıdan kimse görmedi lakin- yerini bolca ve yine pozitivizmden uzak bir temkine bırakmış olması biraz olsun nefes aldırıyormuș meğer. Bir şeyin olmayışının acısından korkup o şeyi ummayı büsbütün kesme kararını vermek her ne kadar hayli müşkül ve acıtıcı da olsa hatta zaman zaman insana herkesleștiğini ve yerinde sayan ve bu yüzden sürekli mutsuz olan ve bir o kadar da kaderci orta yaşlı insanlara benzediğini anımsatarak yorgunluk aşılasa dahi tam aksine büyük de bir nefes aldırır, kaygısı son bulan insanın kolayca uykuya dalabilmesi gibi.
Bazen düşünüyorum, acaba bu temkinin verdiği rahatlama hissi beni kendine bağımlı kılıp idealizmimi köreltiyor mu diye ve biliyorum cevap kesinlikle evet; endişe etmiyorum yine de, zira bu gibi konularda uzun süre soluklanıp ansızın tam bir güçle kabuğu kırabildiğimi hissettiren naçizane anılar oldu, güzel günlerdi.
Geçkin başım ve paslı vücudum beni kusmaya dünden razı gibi dursa da dinginliğin, durgun şarkıların ve yavaş esen rüzgarın, soluk renklerin tadı hep başka olacak ne yapabilirim; onları sevdiğim için toplumla kendi aramda eşini yalnızca gönülen aldatan bir adam gibiyim, ben ne kendime ne kime ne yapabilirim, olan bu işte, benimsensin ya da tükürülsün buyum.

Öyleceyim bir asma yaprağında
Ağır yürüyenim okul çıkışında
Geç kalınca acelesi sona erenim
Hayatı nimetçe az ve sade tüketen


0 Yorum:

Yorum Gönder